Tur Bisikleti Aksesuarları
Ortalama olarak yapacağımız tura göre tur bisikleti seçiminde nelere dikkat edeceğimizi ilk yazımızda belirtmiştik. Şimdi ise tur bisikletinde olması gereken aksesuarlara değinelim. Bu yazacağım aksesuarlar olmazsa olmaz değil. Kendiniz değerlendirin ihtiyacınıza göre temin edin.
Ek aksesuarlar:
Zil/Korna: Yayaları veya araç sürücülerini uyarmak için mantıklı bir yöntem. Kendiniz bağırarak veya uyararak da meramınızı anlatabilirsiniz fakat mevcut hızınız, uyaracağınız kişinin mesafesi ve ortamda bulunan gürültü nedeniyle üslubunuz ister istemez biraz sert ve ağır kaçabilir. En güzeli zil/korna…
Ziller geçmişten beri bisikletle özdeşleşmiş bir aksesuar. Yayalar için etkili olsa da otomobil, kamyon v.b. daha sesli ve hızlı hareket eden taşıtları uyarmak için yeterli ses şiddetini sağlayamıyorlar. Bu yüzden havalı kornaları önerebilirim. Çocukluğumuzda meşhur olan ve mahallede mutlaka birinde bulunan kamyon kornası ve bisiklet
pompası birleşimi ile oluşan aşırı yüksek ses çıkartan kombinasyondan bahsetmiyorum. (Fakat bu konuda muzdarip olan arkadaşların aklına bu fikir yatabilir ! :) ) Yumuşak bölgesi sıkıldığında ortalama bir şiddette ses çıkaran kornalardan bahsediyorum. (nasıl bir tabirdir bu arkadaş?) Bir kaç sene evvel Antakya’da Şakir Usta’dan 3 TL’ye
almıştım. Yalnız İzmir’e geldiğimde otobüsten bisikleti indirirken kornanın yarısının
yerinde olmadığını gördüm. Sonra aynı tip kornanın daha kalitelisini daha pahallıya Decathlon’dan satın almıştım.
Tavsiye ederim kaliteli kornalar.
Eğer bu kornaların ses şiddeti yetmeyecekse bir çözüm daha var ! Bisiklet pompası ile ufak bir plastik depoya hava bastığınızı düşünün. Sonra bu küçük depoda stokladığınız basınçlı havayı lazım olduğunda gidonun üzerinde bulunan bir düğme ile korna sisteminden geçirerek oldukça güçlü bir ses çıkardığını düşünün. Sistem biraz yer kaplıyor ama uyarı amaçlı cidden yüksek sese ihtiyacı olan arkadaşlar düşünsün derim. Aletin adı ”Airzound”
Km saati: Tur istatistiklerini tutmak için, kendinizi yola motive etmek için kilometre saati takabilirsiniz. Günümüzde artık analog göstergeli km saati kalmadı gibi bişey… Dezavantajı çok avantajı pek olmayan bir sistemdi zaten… Biz direk dijitalden başlayacağız. İllaki gereken bir aksesuar değil. Hatta yolda olmayı seven turcuların pek kullanmadığı bir aksesuar diyebilirim. Ben kullanıyorum :)
Km saatinde aramamız gereken özelliklere değinelim. Öncelikle su geçirmez olmalılar ! Veri aktarım sistemini kablo üzerinden olan modeller hem daha ekonomik hem de daha güvenilirlerdir. Kablosuz modeller km saati+bağlantı aparatı ve verici sensör+mıknatıs şeklinde 2 bölümden oluşurlar. Son zamanlarda incelediğim modellerde dahil olmak üzere verici ile km saati arasındaki iletişimi kurdurmak halen meşakkatli bir durum olabiliyor. Bununla beraber verici sensörü tutan bir oring lastik dışında başka bişey olmadığından düştüğünü anlamanız pek güç. Ki bu sensörler ayrıca satılabilmekle beraber hiç ucuz değiller. Bazen veriler gerçeği yansıtmayabiliyor. Kablolu modelleri öneririm…
Ekonomik modeller anlık hız, ortalama hız, toplam katedilen mesafe gibi başlıca özellikleri gösterir. Model geliştikçe varışa olan mesafe (veri girişi gerektirir), sıcaklık, anlık yükseklik, toplam tırmanış (barometrik veriler ile hesaplanır), ekran aydınlatma v.b. ek özelliklere sahip olurlar.
Ben sigma 1606 L model km saati kullanıyorum.
Gps: Turunuzun tipine göre olmazsa olmaz, gereksiz veya keyfi tercih olabilecek bir ekipman. Eğer rotamızda yolumuzu bulmamızı kolaylaştırıcı levha ve yön işaretleri ya da yol soracağımız kimseler yoksa gps cihazı kaybolmamızı büyük ölçüde engeller. Çok spesifik bir rota yapılacaksa gps cihazının içindeki haritaya güvenmek yerine kendi rotanızı kendinizin çizmesini şiddetle öneririm.
Gps cihazları konusunda bilgim garmin ürünleriyle sınırlı. Bisiklet serileri genel olarak spora yönelik dizayn edilmiş olduklarından navigasyon fonksiyonları çok güçlü değil. Ben bisiklete takılabilen el tipi gps modellerini öneririm. Mekanik tuşlu olanlardan dizaye dokunmatik ekranlı olanlar kullanım kolaylığı ile ön plana çıkıyor.
Akıllı telefon mu? Gps mi?
Gps ile alakalı yazılar…
Bisiklet farı/Flaşör: Bisiklet farı ve flaşör bulundurmanın gece bisiklet sürme veya sürmeme planı ile alakası yok. Öyle veya böyle bir gün bisiklet turumuz planladığımız gibi gitmeyebilir ve hava karardıktan sonra da belirli bir süre pedallamak zorunda kalabiliriz. İşte bu gibi durumlarda o anın ihtiyaçlarını ön gördüğümüz bir far veya flaşör gece sürüşleri için görünürlüğümüzü önemli ölçüde arttıracaktır.
Çamurluk: Açıkçası ben çamurluk kullanmıyorum. Daha doğrusu çamurluk kullanmamı gerektiren aktiviteler yapmıyorum. Fakat yapacağınız tur uzun soluklu ise ister istemez turunuz esnasında çamurluğa ihtiyaç duyacağınız pek çok yer olacaktır. Burada dikkat edilmesi gereken mevzu tam koruma sağlayan metal veya sert plastikten yapılmış lastiğe yakın çamurluk mu yoksa tekerlerden sıçrayacak olan su ve ya çamurun kabasını bertaraf eden bir çamurluk mu seçileceği.
Eğer yapılacak tur daha çok asfalt v.b. yol kaplaması olan yerlerden geçecekse tam koruma sağlayan çamurluk takmanızda fayda var. Fakat bol bol toprak yollara girecekseniz bir yağmurun ardından yolunuz çamur deryasına dönebilir ve kıvamlı bir çamur lastiğiniz ile çamurluğunuz arasına dolarak tekerinizi kilitleyebilir. Bunun için daha az koruma sağlayan, lastikten daha mesafeli çamurluk seçimi faydanıza olur.
Ayaklık: Yokluğu zaman zaman dert olur… Genelde bisikleti bir yere yaslamak kolay çözüm olabiliyor ama yeri geldiğinde bir bisiklet ayaklığının konforunun tadından yenmiyor…
Bir kaç çeşit ayaklık var… Kadronun arka bacağından montajlanan, aynakolun hemen arkasından montajlanan ve ön bagaj kullananlar için ana ayaklığa destek olmak amacıyla ön bagaja takılan ayaklıklar olarak kabaca bahsedebiliriz. Bir de römork kullananlar için özel ayaklıklar var ama konu hakkında pek bilgim olmadığı için boş geçiyorum.
Kadronun arka bacağından monte edilen ayaklıklar bence en çok tercih edilen modellerden. Genelde sadece arka çantalar ile yola çıkıldığından bisikletin ağırlık merkezi bisikletin arka tarafına kaydığından arka ayaklıklar bisikleti ayakta tutmak için daha verimli olabiliyorlar. Bir de bisiklet boş iken vites ayarı, fren ayarı gibi arka tekerin yer ile teması kesiler pedal çevirmek sureti ile arka tekerin döndürüldüğü işlemlerde bu ayaklık kolaylık sağlayabiliyor…
Orta ayaklıklardan 3 farklı model gördüm. Birincisi en standart olan, açıldığında bisikleti hafif sola yaslayarak ayakta tutan model. İkincisi bisikleti ortadan yukarı kaldırarak tam dengede duran ayaklık tipi. Bu ayaklı modelinin güzel tarafı bisiklet üzerinde olası tamirat ve ayarlamalar konusunda çok daha rahat olabilmeniz. Fakat şekil itibari ile genellikle şehir tarzı modellerde ve ağır tur bisikleti modellerinde görülmekte. Bir de bu iki modelin karışımı 3. model var. O da kapalı halde iken tek taraflı yan ayak gibi duran, açıldığında 2. modelde olduğu gibi bisikletibir miktar havaya kaldırıp dengeli bir şekilde ayaklık üzerine alan bir model. Ben bu modelden kullanıyorum ve çok memnunum…
Ön bagaj ayaklığı konusunda pek bilgim yok. Fakat arka üçgene monte edilen ayaklık ile kombine edilerek daha sağlıklı sonuçlar alınabileceğini düşünüyorum.
Ben xlc ortadan monde edilen çift taraflı ayaklık kullanıyorum.
Barend: Düz (flat) gidon kullanıyorsanız uzun sürüşlerde elinizi dinlendirmek için gidon üzerinde farklı konumlandırmalara ihtiyaç duyabilirsiniz. Bunlara en güzel örnek barendlerdir. (boynuz da denir.) Baren seçiminde önemli olan şekli değil sizin elinizdeki rahatlığıdır. Bazı markaların barendlerle bütün olarak tasarlanmış elcikleri bulunur.
Düz gidonda farklı bir sürüş şekli için bir başka öneri de aerobarlar olabilir. Bu sayede bisiklet üzerinde daha yatık bir şekilde durarak düz yollarda rüzgar direncini minimuma indirip daha hızlı yol alabiliriz.
Ekstra bar: Eğer gidonunuzun üzerinde aksesuar takmaya boş yer kalmadıysa ekstra barlar sayesinde gidonunuzun hizasında boş alan açabilirsiniz. Bunun dışında gidon çantası kullanımının bir dezavantajı gidonda far kullanımını engellemesi. Gidona takılan farın ışığı hemen önündeki gidon çantasına çarpacağı için yolu aydınlatmayacak. Böyle bir durum için bu ekstra barı gidon boğazının altından ters bir şekilde monte ederek bu bara farımızı bağlayabiliriz. Böylelikle farımız gidon çantasının hemen altından ışık saçarak yolu aydınlatabilir.
Matara kafesi: Bisiklet üzerinde su stopu önemlidir. Kimi zaman çok uzun mesafelerde su tedariki yapabileceğimiz bir imkan olmayabilir. Neyse ki ülkemizde bu kadar ciddi bir su problemi yaşayacağınız bir bölge olduğunu sanmıyorum.
Bisiklette anlık su ihtiyacımızı karşılayabilmenin bir kaç yolu var. Biri bildiğimiz bisiklet mataraları. Bunlar genellikle 0.5 L veya 0.75 L olurlar. Defalarca kullanılabilirler. Fakat suyunuza karışan plastik kokusu hiç gitmez. Plastik kokusu olmayan ve daha sağlıklı olan bir kaç matara üreten marka varmış fakat şimdiye kadar deneme fırsatım olmadığı için bişey diyemeyeceğim. Bu mataraları bisiklet üzerine tutturabilmek için matara kafesleri kullanılır. Bisikletin ön üçgeni müsait ise genelde bu matara kafeslerini bağlamak için iki ayrı montaj yeri bırakılır. Matara kafesi seçiminde dayanıklı ve uzun ömürlü olmasına dikkat etmemiz kafidir. Özellikle yol ve mtb yarış bisikletleri için üretilen süper hafif, karbon gövdeli v.b. matara kafeslerinden uzak durun. Uzun vadede dayanımları sizi tatmin etmeyebilir ve yüksek fiyatları nedeniyle bütçenizi sarsabilir.
Su taşıma alternatiflerinden birisi de pet şişelerdir… Bisiklet için marketten aldığınız 1.5 L pet şişe suyu koyabileceğiniz özel kafesler var. Bisiklette pet şişede su taşımanın dezavantajı sürüş esnasında pet şişeden su içmenin mataraya nazaran daha dikkat dağıtıcı ve zor olması. Bununla beraber pet şişedeki suyun bitmesi ile elimizdeki atıl olan pet şişenin çöp olması da içimi parçalayan bir durum. İzmir’de yaptığım turlarda bisiklet matarası kullansam da marketten pet şişe su alıp mataraya boşalttığım için yine aynı kapıya çıkıyor. Karadeniz gibi yerden gökten su fışkıran bir memlekette ise pet şişeyi kullanılmaz hale gelinceye kadar defalarca doldurup kullanabiliyorum. Ha pet şişeler bisiklet mataraları gibi plastik kokusu yapmasa da özellikle güneş ışığına maruz kaldığında insan sağlığına zarar verdiği de acı bir gerçek…
Eğer bisikletiniz için 1.5 L pet şişe taşıyan matara kafesi almayı düşünüyorsanız kafesin profillerinin kalın olması ve kafesin sağlam yapılı olmasına dikkat edin. Çünkü bisiklet mataraları maksimum 750 gr yük taşırken bu kafesler 1.5 kg yük taşıyacak. İnce profilli bir kafes sarsıntılı bir yolda bol bol sallanıp ses çıkartarak sinirlerinizi bozabilir. Bir başka önemli nokta ise pet şişenin kafese yerleştirildiğinde baş kısmını tutan mekanizmanın sade ve güvenilir bir yapıda olması. Güvenilir olmalı çünkü süratli bir inişte bir sarsıntıdan dolayı pet şişe kafesten çıkmamalı, sade bir mekanizma olmalı çünkü tek elle pet şişeyi yerinden çıkartıp su içebilmelisiniz…
Bir başka su taşıma yöntemi ise su torbalı sırt çantaları. Camel Bak markası bu çantalarla iyice özdeşleşti. Burada amaç elekkerinizi gidondan hiç ayırmadan su içebiliyor olmanız. SU haznesi genelde 1.5, 2 veya 3 L kapasitesinde olurlar. Yani sırtınızda 1.5 ila 3 kg arasında yük taşıyacağınız manasına gelir. Tur bisikletçiliğinde sırtta yük taşımanız önerilmez. Çünkü biniciye yüklenen yük doğrudan popoya daha fazla baskı uygulanmasına ve sürücünün acı çekmesine neden olur. Tüm yükü bisikletin taşıması daha mantıklıdır.
Gidon yükseltici aparat: Tur amaçlı kullanacağınız bisiklet üzerinde muhtemelen gövdeniz ile yer arasında 30 ile 45 derece açı yapacak şekilde sürüş pozisyonuna sahip olacaktır. Evet bu sürüş pozisyonu bisiklet için en uygun olandır diyebiliriz. Fakat uzun sürüşlerde kol ve boyuna binen yükü azaltmak için daha dik bir sürüş pozisyonuna ihtiyaç duyabiliriz. Bu aşamada daha dik ve kısa gidon boğazları derdimize çare olabilir. Eğer bu çözüm de yetersiz kaldıysa gidon yükseltici aparatlar sorunumuzu giderebilir.
Bu aparatlar maşanın şaft borusuna takılarak bir bakıma maşa şaft borusunu uzatan bir görev üstlenir. Montajını yaptığımız bu aparata gidon boğazını takarak gidonu olduğundan daha yüksek bir pozisyonda konumlandırabiliriz. Böylelikle daha dik bir sürüş pozisyonu elde etmiş olacağız. Konu ile ilgili daha detaylı bilgi için ”Gidon yükseltme aparatı” konusuna göz atın.
Bisiklet Kilidi: Bisikletten kısa süreli ayrılmamız gereken durumlarda bisikletimizin güvenliğini sağlayabilmek için bisiklet kilidi bulundurmakta fayda var. Fakat bisiklet kilidi bulundurmayı bisikletin kesin olarak güvenliğini sağlamaktan ziyade çalınmaya karşı caydırırcı olma mantığı ile almanızı öneririm. Sonuçta her kilit belirli bir çabanın ardından açılacak veya kırılacaktır.
Kilit seçimini ufak bir senaryo ile değerlendirelim. Bisikletimizi bir dükkatın veya marketin önüne park edip alış-veriş için içeri girdik. Bu durumda bisiklet ile yaklaşık 10-15 dakika kadar göz temasını kaybetmiş olacağız. Bu esnada bisikletimizi bir kimsenin çalmaması için bisikletimizi kilitlemeliyiz. Fakat zaten etrafta insanlar olacağı için hırısızı bir kaç dakika oyalayacak kilit hırsızı çalma düşüncesinden vazgeçirecektir. Burada önemli faktörlerden birisi de bisikleti mümkün mertebe göz önünde bir yere kilitlemek…
Kilitler sağlamlaştıkça haliyle ağırlaşmaya da başlıyor. Bir kaç kg ağırlığındaki kilidi tur esnasında taşımayı kimse istemez herhalde. Zaten bisikletin kadrosu kilitlense tekerlekler, bisikletin üzerindeki diğer eşyalar halen çalınmaya karşı korunaksız durumdalar. İşte bu yüzden mümkün mertebe uzun süreli olarak bisikletinizi göz temasında bulunabileceğiniz bir yere bırakın ve bu bıraktığınız yer diğer insanların görebileceği bir yer olsun.
Bir başka püf nokta ise güvenlik kameraları. Bisikleti güvenlik kameralarının görüş alanı içinde bir yere bıraktığımızda bisiklet çalınsa dahi güvenlik güçleri için yeterli delil ve eşgal belirleyici görüntü elde edilmiş olur…
Kısaca bisikletin güvenliğini sağlamak kilit ekipmanı ile beraber bisikleti uygun yere park etme tecrübesi ile de birebir alakalı…
Ben 10-20 TL’ye alınmış ucuz bir kilit kullanıyorum…
Bagaj: Tüm seyahatimiz boyunca taşıyacağımız eşyalar bisikletin ön ve arka tarafına takılan bagajlar ile taşınır. Kısa turlarda sadece arka bagaj kullanılması yetebilir. Fakat uzun soluklu bir turda yanımızda götürmemiz gereken ekipman ve eşyaların çokluğu nedeniyle ön bagaja ihtiyaç duyulması muhtemeldir.
Bagajlar, çantalarımıza yerleştireceğimiz tüm yükü taşıyacakları için mümkün mertebe sağlam yapılı olmaları büyük önem taşıyor. Bununla beraber bisiklete montajlarının da ne kadar basit ve sağlam yapılı olursa bizler için o kadar iyi. Özellikle bu montaj konusu ön bagajlarda büyük önem taşıyor. Sabit çatallı bisikletlerde ön bagaj montajı için gerekli delikler bulunabilir. Fakat ön süspansiyonu bulunan bir bisiklet ile tura çıkacaksanız ön bagaj alternatifleriniz epey azalıyor ve montaj için özel kelepçe v.b. ara elemanlar gerekiyor…
Günümüz giriş ve orta seviye bagajlar aluminyum alaşımlardan imal edilmektedir. Daha sağlamcılar için çelik ve cromoly gibi malzemelerden üretilmiş bagajlar da mevcut…
Bagaj seçiminde çantaların takıldığı yer bagajın en üst noktasından aşağıda olması iyi bir detaydır. Böylelikle yüklerimiz yere bir miktar daha yakın olacak ve bisikletin genel dengesinin daha iyi olmasına yarayacaktır.
Ben topeak super tourist dx bagaj kullanıyorum.
Bisiklet Çantaları: Bir kaç tip tur çantası var. Ön ve arka bagaj için takılan yan çantalar. Genellikle arka bagajın üst tarafına çadır, uyku tulumu ve mat gibi hacimli eşyaları taşımak için kullanılan sosis tipi çantalar (rack pack), ve bu iki tipi bir arada sunan heybe tipi çantalar… Bir de bunlar haricinde gidon çantaları var. Yazının en sonunda onlardan bahsedeceğim.
Yan çantalarda dikkat edilmesi gereken en önemli nokta bagaja bağlantı sistemidir. Bu bağlantı sistemi ne kadar kolay ve sağlam yapılı ise o kadar iyidir. Bağlantı sistemlerinin kırılması tur esnasında sizi zor duruma düşürebilir. Genelde yedek parça temini ve değişimi ile sorununuzu çözebilirsiniz. Ki bu yedek parçaları her yerden temin edemezsiniz… Bagaja takıp-çıkartmasının kolay olması hergün bisikleti yüklerken ve her akşam çantaları bisikletten çıkarırken büyük kolaylık sağlar…
Bununla beraber çantalarda bir başka önemli mevzu ise su geçirmezlik meselesidir. Su geçirmez özellikle çantalar biraz daha pahallı oldukları bir gerçek. Su geçirmezlik çantalarda 2 şekilde sağlanabilir. Çantanın yapısı ve kullanılan materyaller sayesinde kazandırılan su geçirmezlik ve bir de çantanın gizli bir bölmesinde bulunan, ihtiyaç anında çantanın üzerine geçirilen yağmurluklar ile çantaya su geçirmezlik özelliği kazandırılabilir. Yağmurluklu modeller nispeten daha ekonomik olacaktır. Fakat mevzu bahis yağmurluklar yapıları itibari ile bir yere kadar su geçirmezlik özelliklerini koruyabiliyorlar. Saatler süren yağmur sürüşlerinde bir süre sonra bu yağmurluklar çantaya su sızdırmaya başlayabiliyor… Hele dikiş yerleri ısıl işlem uygulanmadıysa dikiş yerlerinden daha kısa sürede su sızması yaşanabiliyor. Yapısı itibari ile su geçirmez çantalar evet bir miktar daha pahallılar fakat su geçirmezlikleri çok çok daha iyi. Su geçirmezliği desteklemek ve maliyeti azaltmak adına mümkün mertebe az cepleri olur. Bu da çantanın içine koyduğunuz eşyalardan biri lazım olduğunda koca gözden tombala çekmenize neden olur. Bu sebeple bu tip çantalara eşyalarınızı yerleştirirken çanta içini iyi organize etmelisiniz.
Eğer tur ekipmanı için ayırdığınız bütçe kısıtlı ise su geçirmez çantalara ihtiyacınızı sorgulamanızı öneririm. Eğer yaz ve bahar aylarında tur yapıyorsanız su geçirmez çanta sizin için olmazsa olmaz bir aksesuar değil. Ola ki yağmura yakalandınız yağmurdan korunacak bir yer bulana kadar çantaların yağmurlukları işinizi görecektir. Çantanın yağmurluğu yok ise telaşlanmaya gerek yok bisikletçinin her derdine koşan battal boy çöp poşeti ve bir parça bant işimizi görecektir. Çantaları bir güzel battap boy çöp poşetine geçirdiğimizde çantanın içine su geçmesi mümkün değil. Yeter ki poşet delinmesin… Ha bir de rüzgarda ses yapar olacak o kadar…
Römorklar: Bisiklette yük taşıma sistemlerinden birisi de römorklardır. Yapısal olarak bir kaç farklı modele ayrılıyorlar. Fakat genel anlamda tur bisikletçileri için normal koşullarda en son tercih edilecek taşıma sistemleridir. Öncelikle birim yük taşımak için taşınan ekipman diğer bagaj alternatiflerine göre daha ağırdır. Bununla beraber bisikletin arkasında eklemli bir parça olduğu için bisikletiniz eskisinden daha uzun bir hal alacak, engel aşma yetiniz önemli ölçüde azalacaktır.
Bu olumsuzlukların yanında eğer daha performans koşullarına uygun bir dağ bisikleti veya yol bisikletiniz var ise, bisikletinizde bagaj montaj delikleri yok ise, bisikletiniz ekstra yük taşımak için dizayn edilmediyse ve bu bisikletinizle çok uzun soluklu olmayacak turlar yapmak istiyorsanız römork ile tur yükünüzü taşımayı düşünebilirsiniz…
Römork konusunda ileriki bir zamanda derinlemesine değinmeyi düşünüyorum…
Su torbaları: Tur yapılacak bölge de su sıkıntısı had safhada ise bulduğunuz su kaynaklarından maksimum miktarda yararlanmanız gerekir. Bunun için de ekipmanınızın el verdiği ölçüde su stoku yapmak gerekiyor. Mataraları doldurduk tamam. Bunun dışında bir kaç şişe daha su aldık diyelim. Bisiklet çantaları üzerine bagaj lastikleri ile su şişelerini sıkıştırmak hiç kolay bir iş değil. Şişe köşeli yapıda olmadığından ve suyun öz kütlesi nedeniyle şişeyi ciddi miktarda ağırlaştırdığından, bisiklet üzerindeki sarsıntılardan dolayı su şişelerinin bagaj lastiklerinden kurtulması olası bir durum… Ayrıca bu şekilde taşınan plastik su şişelerinin pek uzun ömürlü olmadığı da bir gerçek…
Bisiklet üzerinde daha konforlu bir şekilde su taşımak için çeşitli kapasitelerde su torbaları yapılmış. Bu su torbalarının bagajlar üzerinde rahatça taşınabilmesi için özel çıkıntıları var. Ayrıca su torbasındaki suların güneş ışığı ile ısınması ile gün sonunda sıcak bir doğal duş almak da pek mümkün… İlgilisine duyurulur…
Evet arkadaşlar tur bisikletleri konusunun son bölümünü tamamlamış bulunuyoruz. Yeni yazılarım kamp ekipmanları üzerine olacak. İyi keşifler ;)
-
Marginelio Chapuller
-
ilker
-
Canavar’ül Velosipet
-