Katlanır Bisiklet Genel Test
Selam arkadaşlar. Bir süredir katlanır bisiklet sahibiyim ve bu bisiklet ile alakalı artık hatırı sayılır bir tecrübeye edindiğime inanıyorum . Artık sizlerle bu katlanır bisikletlerle alakalı edindiğim bilgi, tecrübe ve intibaları paylaşabilirim. Öncelikle bir katlanır bisiklete ihtiyaç duyma sebebim alışılmışın biraz dışında olabilir. İzmir’de çalışıyor bayram ve bazı tatillerde memleketim Ordu’ya gidiyorum. Uzun süredir memleketimde bisiklet sürmediğimi ve yaylalarda pedallamadığımı farkettim. Bundaki en büyük faktör özellikle bayram tatili başlangıç ve bitişlerinde oluşan yoğun yolcu trafiği ile birlikte Karadeniz otobüslerinin bagajlarında olağan üstü bir yük taşıma talebi olması. Bu nedenle bagajda bisikletimi taşıyacak yeterli alan bulamıyordum. Hatta o bagajın halini gördükten sonra bisikletimi muavine göstermekten bile utanır hale geliyordum. Evet bu bisikleti taşımak yasal olarak hakkım fakat bayram zamanı ne kendimin ne de başkalarının tadını kaçırmamak adına üstelemiyordum. Evet sırf memleketimde bisiklet sürebilmek adına bagajda az yer kaplayacak bir katlanır bisiklet arayışına girdim.
Karadeniz bagajı. Benim bisiklet derinlerde…
Ülkemizde katlanır bisiklet denince akla gelen ilk isim Dahon. Daha yeni yeni Tern’ler piyasaya çıkmaya başladı. Decathlon mağazalarında B’twin marka nexus göbekten 7 vitesli güzel bir modeli de gözüme kestirmiştim. Hani katlanır almışken kitap gibi bir bisiklet olsun istiyordum. Az bakım isteyecek, her tarafı ayrı sallanmayacak bir bisiklet… Bu yüzden özellikle göbekten vitesli sistemler üzerinde duruyordum fakat bununda bisiklet fiyatına ciddi etkileri vardı. Bununla beraber elimden geldiğince alacağım bisiklette değişiklik yapmadan kullanabileceğim bir model bakmaya özen gösteriyordum. Sonuçta bazı parçaları nedeniyle alışılmışın dışında bisikletler. Amacıma uygun aksesuar bulabilmekte zorlanabilirdim ve bunun için yeterli vaktim yoktu…
Neyse sonunda ne kadar ekonomiye kaçsam da 2. el orta-üst deviye sayılacak bir Dahon marka bisiklet edindim. Açıkçası bisikleti ”az kullanılmış” diye almıştım fakat kargo bana ulaştığında bisikletin halini gördüğümde ”neden sıfır bisiklet almadım?” diye düşünmeden edemedim. Pedalları pert, sele borusu ve gidonun yükseklik ayarının yapıldığı borulardan içte olanları çizik içindeydi. Zinciri kalın bir yağ ile yağlanmış katlama mekanizmasında bulunan mandallarda yağ kalmadığından mandallar çok zor açılıp kapanıyordu. Kısaca bisiklet bakımsızlıkta ölüyordu. Hem bu sebepten hemde anlaştığımız halde yeni pedal, bisikletin fatura ve garanti belgesini göndermeyen arkadaşa selam olsun !
Neyse pedal meselesini elimde olan shimano kilitli pedalları kullanarak çözdüm. Bu arada dayanamadım bir arkadaştan çok uygun fiyata sıfır Brooks B17 elma yeşili bir sele buldum ve hemen satın aldım. Bu seleyi de katlanır bisikletime taktım. Bisikletin tüm bakımlarını yapmam yarım günümü aldı ve 25 TL tutarında temizleme spreyi v.s bakım ürünlerine gitti. Ki bakımı bisikletçiye yaptırsam muhtemelen ödediğim toplam para ile bir daha 2. ele ömrüm boyunca yönelmeyeceğim bir deneyim yaşamış olacaktım. Arkadaşa tekrar tekrar selamlarımı yolluyorum. Sayende bir daha kim olursa olsun gözümle görüp denemediğim 2. el eşya satın almayacağım !
Neyse seçim yaptığım bisiklet şehir içi kullanımına uygun, süspansiyonsuz, küçük ve ince tekerleri olan bir modeldi. Katlanır bisikletler de normal bisikletler gibi çeşit çeşit. Tur için olanı, dağ şartlarında kullanıma olanak tanıyan modeller, tandem modelleri gibi çeşit çeşit modelleri var. Kimi büyük teker kimi ufak teker, amacına göre yani…
Yazının şimdiye kadar olan kısmı ufaktan model seçimi ve 2. elde yaşadıklarım hakkındaydı. Bu arada satın aldığım bisiklet Dahon’un Mu P8 modeli. 20” teker çapına sahip, şehir içinde hızlı ve kıvrak hareket edebilmeye yarayan bir model.Yazım model üzerine değil genel olarak katlanır bisikletlerin kullanım alanları ve sürüş karakteristiği üzerine olacak. Bu yazıyı okuyan bir insan hangi katlanır bisikleti tercih edeceğine karar vermekten ziyade katlanır bisiklete ihtiyacı olup olmadığına karar verebilir…
Dipnot: Bundan sonra katlanır bisikletten kastım şehir içinde kullanıma uygun ufak teker çapına sahip katlanır bisikletleri kapsamaktadır.
Katlanır bisiklete baktığınızda öncelikle küçük teker, ileriye uzanan gidon boğazının olmaması, küçük kadro ve sabit maşaya nazaran yetişkin insanların kullanabilmesi için aşırı uzun (ve kalın) sele borusu, dikine uzun gidon boğazı ilk dikkati çeken ayrıntılardı. Ha bi de pedallar katlanıyor ama biz o kısmını artık karıştırmıyoruz !
Bisiklete binmek normal mtb ve ya yol bisikletlerine nazaran daha kolay. Kadronun ayağınızı aşırtmanızı gerektirecek üst boru (ki aslında zaten tek boru geçiyor) çok aşağıda yer alıyor. Böylelikle katlanır bisikletlere binmeniz için bacağınızı biraz kaldırmanız yeterli oluyor. Hop bisiklet üzerindeyiz. Gidonu tutup pedal basıp hem ilk hareketi sağlıyor hem de seleye yerleşiyoruz. İlk bindiğimizde önce gidonu hızlıca bir sağa bir sola sallıyoruz. Denge bir acayip geliyor. Denge zor demiyorum acayip ! Bunun en büyük nedeni, normal bisikletlerde alışık olduğumuz ileriye uzanan gidon boğazının olmayışı. Bu parçanın bisiklet sürüşüne etkisi şu şekilde. Gidon boğazı ön teker hareketini yumuşatır. Gidondan verdiğimiz tepkiyi teker yola daha yumuşak aktarır. Bu sayede bisiklet sürüşümüz daha akıcı ve yumuşak manevralarla sağlanır. Özellikle yüksek süratlere çıktığımızda daha güvenli ve konforlu bir sürüş gerçekleştirebiliriz. Öne uzanan gidon boğazı olmayınca da tam tersi. Daha az kuvvet ile daha keskin dönüşler yapabilmek… Bu da düşük hızlarda keskin manevralar yapabilmemizi sağlıyor. Yüksek hızlarda ise tam tersi çok olay dengemizin bozulmasına neden oluyor ki süratli iken tek eli bırakmak bile çok tehlikeli oluyor. Gidon aşırı hassas oluyor.
Dedik ileri uzanan gidon boğazı yok yani bisikleti epey dik bir sürüş pozisyonunda kullanıyoruz ve bisiklete binmek için bacağı aşırtmak çok kolay. Yani işe giderken birebir bir bisiklet. Kumaş pantolonunla ve ya günlük kıyafet ile bu tip bisikletleri rahatlıkla kullanabilirsiniz.
Bir başka konu ise mtb bisikletlerine nazaran yere yaptığı daha dik maşa konumu. Bu da gidon boğazında bahsettiğim ile aynı sürüş karakteristiğine sebep oluyor. Düşük hızlarda mükemmel bir manevra kabiliyeti.
Bir de küçük teker durumu var. Benim kullandığım model 20” teker çapına sahip bir de 16”leri var. Tatlı tabağı kadar :) (Bkz. Barkın Bayoğlu)Küçük tekerin gözle görülür avantajı, bisikletin katlandığında daha az yer kaplaması olarak karşımıza çıkıyor. Bir de yine sürüş karakteristiğine etkisi var elbet. Tekerleklerin küçük olması durağan halden çok daha hızlı bir ivmelenme ile belirli hızlara daha çabuk çıkılmasına olanak tanıyor. Tabiri caizse çok iyi kaçıyor bu aletler :) En sonunda bu sürüş karakteristiğini tek vücutta toparlayacağım.
Küçük tekerin bir de dezavantajı var elbet. Engel aşma dirençleri daha düşük. Yani bir çukur ile karşı karşıya geldiğimizde çok daha dikkatli olmunmalı. Bozuk satıhlarda yol almak pek akıl karı değil. Arazide iyi kötü gidiliyor fakat gerekmiyorsa dağa taşa gitmek hiç mantıklı değil.
Viteslere de biraz değinmek lazım. Benim kullandığım modelin arka vites attırıcısının tasarımı daha önce gördüklerime pek benzemiyordu. Özellikle kısa kasa yapısı ve kısa bacak dikkatimi çekti. Teker küçük olunca haliyle yerden ve ya etraftan gelebilecek darbelerden attırıcıyı sakınabilmek için attırıcıyı yapı itibari ile mümkün mertebe kısa dizayn etmişler. Bununla beraber grpshift çevirmeli diye tabir ettiğimiz vites kolu ile beraber tahminimden çok daha net ve seri vites geçişleri ile karşılaştım. Bir anda kafamdaki o göbekten vitesli sistemin gerekliliği silindi gitti. Yahu mtb-tur bisikletimdeki xt sistemden çok daha seri ve net vites geçişlerim oldu bir anda. Kısaca en azından benim kullandığım sistemin viteslerinden son derece memnun kaldım. Bu arada kullandığım vites ters yay. Önemli bir ayrıntı…
Bu arada bu bisikletlerde genelde ön vites bulunmuyor. Yani aynakol tekli. Şehir kullanım şartlarında yeterli. Bu sade yapı ve tek elden vites kontrolü epey keyifliymiş. Yükünüz yok ise orta ölçekli, uzun sayılmayacak rampaları pek zorlanmadan çıkabiliyorsunuz. Fakat rampa uzun ise ve ya giderek dikleşiyorsa boncuk boncuk terlemeye hazır olun. Çıkış daha da uzayınca pes edip elde taşımaya başlıyorsunuz :) Eğer bol inişli-çıkışlı bir şehirde yaşıyorsanız ön aynakolu en azından 2’li yol aynakolu ile değiştirebilirsiniz. Tabii o zamanda bisikletin sadeliği ve basitliği bir miktar azalacak.
Eveet şimdi bu parçaların genel olarak sürüş karakteristiğine etkilerinden bahsedelim. Ne dedik gidon boğazı yok, dik alın açısı ve küçük teker. Bunlar bize düşük hızlarda müthiş bir manevra kabiliyeti sağlıyor. Bu sayede şehrin en trafiği kilitlenmiş yollarında bile dar manevralar yaparak araçların arasından geçebilip, ard arda duran iki aracın arasından geçerek şerit değiştirebilirsiniz.
Küçük tekerler ile ağırlık merkezi oldukça aşağıya çekilmiş. Yine düşük hızlarda denge çok iyi. Manevra kabiliyeti ile birleşinde yürüme hızında bile rahatsız olmadan, ayağınızı yere koyma ihtiyacı hissetmeden pedal çevirebiliyorsunuz. Nerede lazım bu? Trafik iyice kilitlendi. Bisiklet ile kaldırıma çıktınız. Ara sıra kaldırımın dar olduğu yerlerde yayaların arkasına takıldınız. Onlarla aynı hızda gidebiliyorsunuz. Hatta yine yürüme hızında yayalar ile omuz omuza gidebiliyorsunuz. Bunlar önemli ayrıntılar…
Bisikletin sürüş pozisyonu epey dik dedik.. Bunun da denge ve konfora önemli katkılar sağladığını belirtelim… Kadro normal bisikletlere göre biraz daha kısa. Bu da bisikletin manevra kabiliyetini arttıran bir başka önemli etmen.
Küçük teker dedik, seri vitesler… Şu şekilde açıklayalım. Şehir içinde trafiğin yoğun olduğu zamanlarda diğer otomobil ve motorlu taşıtlar ile çok yakın temas halinde oluyoruz. Bisiklette yüksek manevra kabiliyeti ve çabuk hızlanma önem kazanıyor. İşte bu yüzden araçlar herhangi bir sebepten dolayı durağan halden harekete geçtiğinde onlardan çok daha çabuk bir şekilde hızlanıp güvenli şeridinize geçmemiz gerekir.
Örnekleyelim. Bisikletliler en sağ şeritten gider. Dolmuş ve belediye otobüsleri de yolcu indirip bindirmek için genelde hep sağ şeridi işgal ederler. Biz sabit bir hızda yol alırken onlar hızlanıp bizi geçer, ileride yolcu almak için durur ve şeridimizi işgal etmiş olurlar. Burada iki ihtimal vardır. Birincisi paşa paşa yavaşlayıp ve hatta durarak öndeki yolcu alan aracın hareket etmesini beklemek ve aracın kalkışı esnasında bol bol egzoz gazı yutmak… İkincisi ise şeridimizi işgal etmiş olan araçtan kurtulabilmek için şerit değiştirip sollamak için yeterli mesafemiz var ise sol şeridi kontrol edip, şerit boş ise sola çıkarak yolcu alan aracı geçip hız kaybetmeden yolumuza devam etmek. Burada da iki ihtimal vardır. Birincisi ve iyimser olanı dolmuşu sorunsuz geçer ve yolumuza devam ederiz. Kötümser ve bol bol başımıza gelen ihtimal ise sol şeride çıkıp aracı sollar iken araçyolcu indirme bindirme işlemini bitirip hızlanmaya başlamıştır. Burada da ihtimaller ikiye ayrılır. Birincisi dolmuş kısa sürede bizim hızımızı geçer ve biz dolmuşu sollayamadan o bizi geçer ve sap gibi sol şeritte savunmasız kalırız. (Halbuki iki saniye müsaade etseler sorunsuz geçiş işlemini tamamlayıp mutlu mesut yolumuza devam edeceğiz) Bir diğer ihtimal ise aracın bizim hızımıza ulaşmasına fırsat vermeden bisikletle atak yapıp en kısa sürede aracı geçerek tekrardan sağ şeride kaçmak. Hele körüklü bir otobüsü solluyorsanız bu gerilim iyice artar. Bir yandan çok daha yavaş hızlanan bir araç fakat diğer yandan çok daha uzun bir araç. Onun geçmesini beklemek ayrı dert, onu geçmek ayrı dert. İşte bu noktada küçük teker ile hızlı bir şekilde ivmelenerek hız kazanabildiğimizden ve seri vites geçişleri ile bu hızlanmayı destekliyebildiğimizden dolayı bu sol şeritte arada kalma olayını yaşama ihtimalimiz çok daha az.
Bir de bu bisiklet katlanıyordu değil mi? :) Herkes bu kısmını bildiği için en sona bıraktım. Neyse ondan da bahsetmeden geçmeyelim. Bu katlanma mevzusunda firmaların çeşit çeşit tasarımları var. Bendeki model en bilindiklerinden. Seleyi indir. Gidonu yukarı çevir, gidon boğazını ikiye katla, kadroyu ortadan ikiye katla, bitti gitti… Bu olay eli alışkın biri için ortalama 15-20 saniye kadar zaman alıyor. Ha bir de pedallar orijinal ise onlarda katlanıyor. Benim kullandığım spd pedallar zaten normal pedalın katlanmışı kadar dışarıya çıkıntı yaptığından dolayı sorun olmuyor.
Bisikleti katladık artık otobüse mi binersiniz, trene mi binersiniz, taksiye mi koyarsınız, çalışma masasının altına mı yerleştirirsiniz orası size kalmış. Yalnız halen ülkemizde oturmamış anlayışlar var. Güvenlik görevlilerinin bisikleti çeşitli toplu ulaşım araçlarına alınmamasının mantığını anlamış değiller. Sanıyorlar ki bisiklet olduğu için alınmıyor. Hayır efendim hacmen araç içinde fazla yer işgal ettiğinden dolayı alınmıyor. Şimdi gidip bisikletin metro v.b. toplu ulaşıma alınmasının külliyen yasak olduğuna inanan bir güvenlik görevlisine gidip bu bisikletin bu amaç için üretildiğinden, araç içinde sorun çıkarmadığından v.b. bahsetseniz de alacağınız tek cevap ”yassah!” olacaktır. Elbette uzun uğraşlar sonucu bisikletinizi katladıktan sonra bir şekilde o araca binersiniz fakat olan sizin sinirlerinize ve boşa geçen değerli zamanınıza olur. Ola ki yol güzergahınızda bu çeşit arıza çıkarabilecek durumlar var. Bir de katlanır bisiklet için çanta almanızı öneririm. Böylelikle güvenlik bisikletinizi bir bavul olarak görecek ve sorunsuz gişeden geçeceksiniz. Şu satırları yazmak bile çok komik fakat maalesef ülkemin acı halleri…
Eğer yolda adım atacak kadar bile boş yeri kalmamış, keşmekeş bir trafiği olan metropolde yaşıyorsanız, ulaşım ağınızda mecburen otobüs,metro ve banliyö trenler gibi normal şartlarda bisikletin alınamayacağı toplu ulaşım araçlarını kullanmanız gerekiyorsa, herşey bir yana iş yerinize bisiklet ile ulaşıyor fakat, iş yerinizde bisikletinizi koyabilecek güvenli ve yeterli bir alan yok ise bu bisiklet sizin sorunlarınıza derman olacak nitelikte diyebilirim.
Katlanır bisikletlerle alakalı benim genel tanımım şu. Büyük nüfuslu metropol kentlerde ulaşımın İsviçre çakısı. Çok fazla fonksiyonu var ve az yer kaplıyor.
Bu bisikletler performans bisikletleri değil. Bu yüzden gerekmedikçe öyle ayağa kalkıp depar atarak kullanılacak yapıda değiller. Zaten bunu denediğinizde bisikletin size verdiği tepkilerden bunu anlayacaksınız. Gidon daha da hassaslaşıp altınızdaki bisiklet dengesizleşecek, bununla beraber aşırı uzun gidon boğazı yapısı nedeniyle gidonun esnediğini fark edeceksiniz. Korkmanıza gerek yok öyle normal şartlarda kırılabilecek yapıda değiller. Gayet sağlam parçalar. Hatta bu bisikletin katlanan bölümleri bende hep ön yargıya sebep olmuştur. Acaba kırılır mı? Ya da en azından zamanla gevşeme, sallanma gibi bir sorun çıkarır mı? Cevap Hayır ! Bunu yapan mühendis arkadaşlar iyi iş çıkarmışlar. Tüm eklemler kitap gibi yerine oturuyor ve öyle gevşeyip sallanacak bir yapıda değiller.
Fakat bu fazla eklemli yapının getirdiği bir bakım mevzusu var. Özellikle yağışlı sürüşlerden sonra bu eklemli, değişken mesafeli parçaların mekanizmalarını temizleyip gerekli yerlerini yağlamak gerek. Aksi taktirde çok kısa bir sürede bisikletinizden gıcırtılı sesler gelir ve artık bisiklet eskisi kadar rahat katlanmaz ya da kurulamaz.
Mühendis arkadaşlar bazı dezavantajları avantaja çevirmek adına epey çalışmışlar. Mesela küçük kadroya yetişkin sürücülerin binebilmesi için uzun ve kalın bir sele borusu kullanmışlar. Bu sele borusunu değerlendirmek maksadıyla bazı modellerde biologic firmasının içine hava pompası entegreli sele boruları bulunuyor. Yani yanınızda pompa taşımaya gerek yok zaten üzerinde var. Sadece yama seti taşımanız kafi. Pompa da gayet başarılı. Sistem kurulduğunda bir ayak pompasına dönüşüyor. Kaliteli malzeme ve kaliteli işçilik göze çarpıyor. Hava haznesi geniş, zaten 20” tekerin iç hacmi de az olunca bu pompa ile çok kısa sürede tekere hava basılabiliyor.
Şehir içi kullanım için çok uygun dedik. Araziye de mümkünse girmeyelim, mecbur kaldığımızda da çekinmeyelim dedik. Peki bu bisikletle tur yapılır mı? Eveeet bu önemli bir konu. Kısaca tur yapılır mı? Evet. Önerir misin? Hayır :) Peki neden? Açıklayalım:
Öncelikle yapılacak olan turun karakteristiği buradan önemli rol oynuyor. Bozuk satıhlı yollarda kullanılacak bir bisiklet değil. Bunda küçük teker çapı ve sabit maşa önemli rol oynuyor. Bunun dışında temiz asfalt yollarda keyifle yol alınabilir. Gidon hassasiyetine zamanla alışılıyor. Fakat bu sefer normal bisiklete geçtiğimizde gidonun ağır döndüğünden şikayet edebilirsiniz :) Bir de küçük tekerle yol mu biter gibi bir ön yargınız var ise küçük tekerin (en azından 20” tekerlekler için) yol almada çok göze batan bir dezavantaj ohissetmedim. Çukurlara ve engellere daha fazla dikkat etmemiz gerek o kadar…
Dik sürüş pozisyonu bir tur bisikletinde aranan önemli özelliklerden birisi. Burada katlanır bisikletler bizim ihtiyacımızı karşılayabiliyor.
Benim bisikletin arkasında ufak bir bagaj var. Epey de sağlam bir yapısı var. Fakat maksimum 3 kg yüke izin vermiş firma. Sebebini çözemedim… Orjinalinde gelen bagaja yan çanta takamıyorsunuz. Taksanız bile kadro kısa olduğundan dolayı pedal çevirirken çantalar topuğunuza çarpıyor. Bu sorunu çözmek için çantayı daha geriye konuşlandırabileceğiniz ve yüksek bir bagaj takmanız gerekecek. Muhtemelen uydurma aparat falan da gerekecek.
Bu arada katlanır bisikletinize takacağınız her aksesuarın, bisikletin katlanma fonksiyonunu engellemediğine ve ya zorlaştırmadığına dikkat edin. Aksi halde bisikletin yarı fonksiyonunu kullanamaz hale getirmiş oluyorsunuz.
Diyeceklerim bu kadar. Umarım katlanır bisiklet almak isteyip kullanım amacına uygunluğu konusunda şüpheye düşen arkadaşları bir nebze olsun aydınlatabilmişimdir.
Not: Fotoğraf çeşitliliği için Kemal Öztorun, Eda Dönmez, Gökhan Akyalçın ve Can Çavuş’a çok teşekkür ederim.
Not 2: Ne kadar uğraşsam da zaman yetersizliğinden dolayı tam olarak kafamda şekillendirdiğim çalışmaları sizlere aktaramıyorum. Katlanır bisiklet ile sıkışık bir trafikte çekilmiş bir kaç foto ve ya yukarıda bahsettiğim durumları yansıtan bir kaç video örneği yayınlayabilmeyi çok isterdim. Elimde bir de çeşitli olumsuzluklardan ötürü bir türlü tam istediğimiz gibi çekemediğimiz bir tanıtım videosu var. Onu da olduğu kadarı ile yakın bir zamanda sizlerle paylaşacağım…
-
samet
-
yüksel
-
Mustafa BERK
-
Uğur
-
Oguz Han Erol
-
Burcu
-
ulas
-
mustafa
-
Gokhan
-
Mustafa
-
mustafa
-
-
Atilla
-
yusuf
-
GÜVEN SAÇAK
-
ulaş
-
GÜVEN SAÇAK
-
Murat KARA
-
serdar
-
Erol Doğan
-
Şenay
-
Canavar’ül Velosipet
-
semihgndz
-
-
Doga
-
Canavar’ül Velosipet
-
Semih
-
-
Sıtkı Sıyrıl
-
Ugur Özer
-
Yasar ozdmr
-
commuter
-
Bayram Türkoğlu
-
yıldıray
-
Erkan
-
-
Fırat Can
-
Engin
-
-
Tekin Dündar
-
cihat
-
Şükran
-
doruk
-
mali
-
Alper Ö
-
[email protected]
-
Çiğdem İnceoğlu
-
Can
-
Semih
-
-
-
Bahattin Çiniç
-
Canavar’ül Velosipet
-
-
Halil Şenel
-
Canavar’ül Velosipet
-
-
Aydın Baştatar
-
Hüseyin Onur Erdem
-
Teo
-
berkay