Gürkan Genç ile Seyahat

30096_395462173329_6981997_n

Selam arkadaşlar,


Canavar Keşifte takipçilerinin bildiği üzere 2014 yılının ilk 3 ayında İspanya ve Fas topraklarında pedallamıştım. Aslında asıl amacım bilmediğim diyarlarda seyahat etmekten ziyade, Gürkan’a dünya turu seyahatinin ufak bir bölümünde ikinci göz olarak görsel materyal oluşturabilmekti. Aksi halde bu 3 ayı İspanya ve Fas yerine görmeyi istediğim başka ülkeleri ya da ülkemin farklı köşelerini keşfederek geçirebilirdim. Fakat Gürkan’la beraber pedallamak, büyük bir hayalin ucundan tutmak daha cazip gelmişti.

Bu seyahatimin yazılarını daha bitirmeden Gürkan’ı takip eden pek çok kişinin hayalini kurduğu ve belki de planlarını yaptığı bir kaç konu hakkında tecrübelerimi ve düşüncelerimi paylaşmanın daha öncelikli olduğunu düşünüyorum.

Nedir bu paylaşacağım tecrübe ve duygular? Biraz uzun yol tecrübesi, biraz yoldaki Gürkan…

Öncelikle Gürkan ile nasıl tanıştık? Daha önceleri neler yaptık bunlardan bahsedeyim. Gürkan ile 2009 yılının ekim ayında 3.sü düzenlenen Gökova Pedallarımın Altında turunda tanıştık. Bu zamandan itibaren Japonya turunun başlangıcına (Samsun-Artvin) sonra tur dönüşü Gezgin Pedallar ve Karya Sahilleri Bisiklet turu  organizasyonlarında beraber pedalladık. Son olarak da 7 yıllık dünya turu başlangıcında İzmir-Çanakkale (Ezine) arasında beraber pedallamıştık. Ki sanırım birazdan bahsedeceğim seyahatten sonra en uzun beraber pedalladığımız bu 9 günlük Gürkan’ı uğurlama turuydu…

Şimdi Gürkan ile beraber pedalladığımız bu seyahatler ile 7 yıllık dünya turu dahilinde pedalladığımız 3 ay (aslında tam olarak 3 ay 10 gün) tamamen farklıydı. Bu seyahatte pek çok farklı deneyim kazandım.

Pek çoğumuzun hayalidir dünya seyahati değil mi? Zaten Gürkan’ı da bu yüzden takip etmiyor muyuz? Peki, neden dünya seyahati bir hayal? Maddi yetersizlikler? Belki bir kısmımız için geçerli olabilir fakat daha etkili bir faktör var. Çevreye ve inşa edeceğimiz geleceğimize karşı olan sorumluluklar… Kimimizin bakmakla yükümlü olduğu bir ailesi var, kimimiz okulunu bitirip maddi özgürlüğü kazanmak adına iş koşturmacasına giriyor v.s. Bu bağlamda duvarları yıkmak hiç de kolay değil evet. Fakat size şunu açık bir şekilde dile getireyim, pek çoğumuz aslında dünya seyahati gibi bir hayali yok! Açayım… Elbette seyahat etmeyi seviyoruz fakat önümüze dünya seyahati için tüm imkânları sağlasalar bile bir süre sonra aslında şuan kurtulmak için can attığınız ortamı özlediğinizi fark edeceksiniz. Mesela ben bu 3 aylık seyahatin 2. ayından sonra İzmir, İnciraltı Kent Ormanı, Kuş Cenneti, Roma Hamamı, Karaburun, onlarca antik kent v.s. özlemeye başladım! Dostlarımı özlemeye başladım! Kısaca tek atımlık mermi ile yıllarca o diyar senin bu yollar benim gezmektense kendimize ara ara zaman yaratıp dünyanın görmek istediğimiz yerlerine odaklanmak çok daha akılcı bir seyahat yöntemi olabilir.

IMG_1916

E bu durum Gürkan’ın yanlış yolda olduğu anlamına mı geliyor? Hayır tatbikî… Bahsettiğim durum daha geneli kapsadığına inanıyorum. Gürkan’a ara ara ısrarla sordum, ”hakikaten bunca zaman sıkmadı mı?”,  ”Sırf altına girdiğin yükümlülükleri yerine getirmek adına tura devam etmediğine emin misin? Adam emin arkadaş! Ne yaptığını, ne yapmak istediğini çok iyi biliyor. Gürkan, hakikaten yolda olmaktan memnun. Yerine göre bazı günler elbette sıkıcı geçiyor fakat seyahatini genel anlamda değerlendirdiğinde bu adam yolda olmaktan pek ala mutlu, eğleniyor ve keyif alıyor.

IMG_1361

Bu seyahat aslında dışarıdan görüldüğü gibi ye, iç, gez üzerine kurulu bir düzen değil. Zaten seyahat yazılarını okuyanlar biraz gözlerinde canlandırdığında Gürkan’ın yolda neler yaptığını az buçuk anlayabiliyor. Kâğıt üzerinde baktığımızda Gürkan geziyor, güzelde geziyor fakat pratiğe baktığımızda Gürkan aynı zamanda çalışıyor. Baya baya bir çalışan gibi disiplinli, kendi işinin patronu. Bir girişimci gibi gece gündüz demeden çalışıyor. Bir bakıma hem saha işlerine koşturan, hem de ofis işlerini yürüten bir beyaz yaka gibi çalışıyor. Ben Gürkan’ı uyurken pek göremedim! Akşamları ya ülkelerin tarihleri, politika, ekonomi roman tarzı e- kitap okuyor ya da seyahati ile alakalı yazı yazıp, seslendirip, çektiği fotoğraf ve videoları düzenliyor. Bazı günler gün içinde uydu telefonu ile çeşitli görüşmeler yapması, e-posta ile bir yerlere dosya göndermesi gerekiyor ve bu gelişmelerin ne zaman nerede olacağını kestirebilmek pek mümkün değil. Gün içinde dağ bayırda pedallarken bir bakmışsın bir köy, kasaba bulup bilgisayarı açabileceği kafe arıyor duruma gelebiliyorduk. Yani gün içinde önceliğimiz her an değişme ihtimali vardı… Bildiğin iş adamının bisikletlisi :) Olası sponsorluk / hayal ortaklığı görüşmeleri ve bu görüşmelerin sonucunda sunulan imkânların nasıl değerlendirilebileceğine dair haftalarca süren beyin fırtınaları.

Bir mail gelir, X firması yaptığınız işe hayran kaldık, sponsorunuz yani sizin deyiminiz ile hayal ortağınız olmak istiyoruz firmamızın ürün gamından dilediğiniz ekipmanı tedarik edebilir ya da projenize maddi destek verebiliriz. Abartmıyorum Gürkan ile beraber 3 gün kafa kafaya verip firmanın ürünlerine bakıp ihtiyaç olan, kullanılması muhtemel ürünleri listeleyip temiz bir şekilde mail atarız ya hiç cevap gelmez ya da olumsuz cevap gelir v.s. Olsun? Taş attık da kolumuz mu yoruldu? Evet yoruldu! 3 günlük mesai! Bu 1 değil 2 değil! Ki Gürkan ile görüşmelerimde halen benzer durumlarla karşılaştığı bilgisini alıyorum. Yazık! Hâlbuki adam şu dakikadan sonra değil 7 sene bir ömür gezebilecek bilgi birikim ve tecrübeye sahip. Ama hala bir şeyleri değiştireceğine inanıyor ve pes etmeden firmalarla konuşmaya devam ediyor.

Neden mi?

Takip edenler bilir Gürkan yalnızca gezmiyor, elindeki imkânlar doğrultusunda gençlere yol gösterebilecek, ufuklarını açabilecek projeler üretmeye çalışıyor elindeki imkânlarla en iyisini de yapmaya gayret ediyor. Gürkan Genç bisiklet veriyor, Genç Kâşifler Projesi, Gürkan Genç eğitim bursu, Sporcuya destek projesi, yıllardır bu projeleri yapıyor ve destekliyor. Adamın birde paylaşmadığı destekler ve projeler var. Her bir projenin kafada şekillenmesi, sağlam temellere oturtulması, imkânların olgunlaştırılması ciddi zaman ve enerji gerektiriyor ve bu adam bunları yoldayken yapıyor!! Bu adamın dünya turunu devam ettirebilmesi için bunları yapmasına hiç gerek yok ama yapıyor.

Konudan sapmamaya çalışıyorum fakat Gürkan’ın yolda neler yaptığına dair iyice fikir sahibi olmanızı istedim. Adam sadece gezmiyor.

Tabii Gürkan’a da destek olan bir takımı var. Bu takımda avukatından doktoruna ve akademisyenine kadar pek çok farklı alanda kendisine yardım eden dostları var. Bu takım Gürkan’ın farklı alanlarda daha doğru karar verebilmesine yardımcı olduğu gibi çeşitli projelerde herkesin fikri alınarak mantıklı hamleler yapılmaya çalışılıyor. Gürkan aynı zamanda bir takım adamı.

E-postalardan da bahsetmek istiyorum. Her gün gelen onlarca e-posta. Gürkan’a e-posta atanlar bilir, mutlaka er ya da geç cevap almışlardır.  Gelen e-postaları kabaca özetleyeyim.

Tebrik mesajları.
Sana  ….. firma/marka/şirket olarak destek vermek istiyoruz nasıl yapalım?
Abi bizim projemiz var bize destek olur musun? Bisiklet alacağım ne önerirsin? Şu marka nasıl? Ailem hayallerimi gerçekleştirmem konusunda bir engel. Ne yapmalıyım? Kız arkadaşımla seni severek takıp ediyoruz doğum günü için ona bir video gönderir misin?
Sponsor nasıl bulunur?
Konuyu idrak edememiş ebeveyn mailleri.
Hacı bu değirmenin suyu nereden geliyor anlat hele.
Nerede duş alıyorsun? Tuvaletini nereye yapıyorsun?

Bazı sorular sürekli olarak sorulduğu için Gürkan işlerini kolaylaştırmak adına sitesinde sık sorulan sorular bölümü açtı.  Aynı soruları soran olursa direk link ile yönlendirme yapıyor :)

Yoldayken her gün bu maillere düzenli olarak cevap verebilmek mümkün değil. Haliyle biriktikçe birikiyor. İspanya’da hostele yerleştik. Kirli çamaşırları yıkadık, duş aldık, karınları doyurduk e hadi şehri gezelim.

-Enes, Funda siz gezin ben mailleri cebaplayacağım.
-Tamam sen maillerine bak, işin bitince mesaj at konum gönderirim ben sana.
-İşin erken biteceğini hiç sanmıyorum ya neyse bakarız.

Biz şehri dolaştık bitirdik (Gürkan şehrin her yerini biz gelmeden önce gezmişti) , hostele geri döndük Gürkan halen hostelin salonunda mailleri cevaplıyordu. O gün 100’ün üzerinde mail ve facebook sayfasından gelen mesajları cevaplamıştı. Öyle baştan sağma cevaplar atmıyor baya dolu dolu cevap veriyor. Anlayacağınız koca bir gün adam takipçilerden gelen e-postaları ciddiyetine ve içeriğine göre detaylı bir şekilde cevaplamıştı. Ve halen hepsi bitmemiş “kolayladım, çok bişey kalmadı” diyordu :)

E-postalar dışında ara ara sitelerden ve dergilerden gelen röportaj soruları (Bir kere başıma geldi yarım günümü aldı kafam şişti.), Gürkan’ın yüzlerce röportajı var. Dikkat ederseniz bir röportajı diğeri ile aynı değil. Aynı sorular sorulsa da adam her seferinde aynı konuyu farklı şekilde kaleme alıp öyle yazıyor. Her bir röportaj isteyene saatlerini ayırıyor. Siteye girilecek yazılar, fotoğraf ve video ayıklama-düzenleme işleri, video montaj işlerinden gibi detayları halletmekten de geri kalmıyor.

Genel kamp yapılan bisikletli bir günü özetleyeyim. Kamp kurduğumuz gün Gürkan’ın toparlanma sesiyle uyanırım.

-Günaydın la!
-Günaydın Enes’im iyi uyudun mu?
-Yok lan çadır bayrak gibi sallandı gene…
-Hehe gece iyi rüzgâr çıktı.
-Hacı biz neredeyiz ya? Nereye kamp atmıştık hatırlayamadım?

:D

Ben daha çadır içini yeni toparladığımda genelde Gürkan tüm eşyalarını toparlamış ve  çantaları bisiklete takıyor oluyordu ki beni bilen bilir kamp toparlanmasını gayet seri bir şekilde yapabilirim. Tüm çantalar bisiklete takılınca sadece erzakların bulunduğu çantanın ağzı açık kalır. O da kahvaltı için… Kahvaltı fix menü müsli. Ee, tabii yurtdışında her ülkede öyle kendi alışkanlığına göre kahvaltı yapabilmek pek mümkün değil. Bununla beraber bu tur süresince bizim alıştığımız kahvaltı kültürünün tam bir seremoni olduğunu da anlamış oldum. Şimdi her ülkede bal-kaymak, domates, peynir, zeytin ve çay v.b. bulabilmenin zaten imkânı yok. Bir de her sabah bu kahvaltıyı yap, bulaşıkları yıka en az 2 saat geçer. Hayır, genelde öyle bir ciddi zaman sıkıntısı olmuyor. Ama her gün aynı seremoni bir süre sonra sıkmaya başlıyor insanı. Şöyle diyeyim. Fas’ta son 1,5 ay içinde havaların da ısınmasıyla öğlen yemeklerini domates, salatalık, biber, soğan v.s. ile salata yaparak geçirmeye başlamıştık. Hem hafif, hem lezzetli… Sebzelerin her birini güzelce doğrayıp üzerine tuz ve zeytinyağı ilave ediyordum. Turun son zamanlarında bir elimde hıyar diğer elimde domates bir ondan bir bundan ısırıp kütür kütür yediğimi hatırlıyorum. Yani bir süre sonra ”karnım doysun yoluma bakayım” lezzet falan çok önemli değil diyorsun. Yemek sadece bir gereksinimden ibaret oluyor…

Ki müslinin içine normalde süt katılır. Süt genel olarak temin, taşıma ve stok anlamında sorun yarattığı için Gürkan müslinin içine süt yerine su katıyor. Başlangıçta benim  suyla yumuşatılmış müsli kavramına alışmam zaman aldı fakat sonradan olağan geliyor.

IMG_1935

IMG_1860

Kahvaltıyı yaptık hop bas pedala… Her gün aynı moral ile pedallamanın imkânı yok. Bizler genelde yıllık izinlerde yaptığınız en fazla 15-20 günlük turlarda ülkemin doğal ve kültürel güzelliklerinin olduğu yerleri seçip mümkün mertebe en güzel mevsimine denk getirmeye özen gösteririz. Fakat uzun yolculukta güzel diyarlardan da geçiyorsunuz, yaşamın zor olduğu topraklardan da… Ne çıkarsa bahtına yani… Örneğin Fas’ın başkenti Rabat’a çöplüğünden gireceğimizi 40 yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Bu da bizim başarımız :) Neyse… Havanın ve yolun durumuna göre pedallanır gerekirse ara ara ufak molalar verilir ve zaman gelir ki bir yeri çok severiz gün erken biter o yere kamp atılır ama bu çok nadir olan bir durum. Öğlen yemeği bazen bir işletmede bazen de yol kenarında makarna  ya da yapılarak yenir. Gün içinde çay-kahve için illaki bir yerlerde durulur. Aslında bu Gürkan’dan ziyade benim talebimle oluyordu :) Turun daha ilk haftasında telefonu pert edince netbook ile wifi imkânı olan işletmelerde ancak internete girebiliyordum. Gün içinde bir levha, uzaklardaki bir siluet, bir merak bizi farklı bir yola götürmeye yetebiliyordu. Yeter ki bir yere yetişecek acelemiz olmasın. Akşama doğru kamp yeri bakılır. Bazen bir benzinliğin yakını, bazen çölün ortasındaki bir ağaç altı, bazen okyanus manzaralı bir kıyı ve bazen de hiç tanımadığımız misafirperver bir insanın evi yani o akşam bahtımıza ne çıkarsa kalınır.

Kamp kurduk diyelim… Kamp yeri insanlar tarafından görülmeyecek şekilde özenle seçilir. Yani öyle aman şöyle manzaralı olsun, şöyle çimenlerin üzerine kuralım gibi konformistlik hep geri planda, önceliğimiz güvenlik! Hava kararırken çadırlar kurulur ve böylelikle insanlara görünme şansını en aza indirelim. Kesinlikle ve kesinlikle kamp ateşi yakılmaz. Çevredeki insanlara ”biz buradayız !” demenin en iyi yolu çünkü. Kamp ocağında yemek pişer (genellikle makarna) yemek yenir, en kolay yoldan bulaşık yıkanır biraz muhabbet ve çadırlara çekiliriz. Tahmin edersiniz ki saat halen çok erken! Ne yapabilirim? Telefon olsa da internete girmek, telefondan bir şeyler okumak, izlemek çok sınırlı. Gürkan e-kitap ile kitap okuyor oh mis. İşte o zaman anladım e-kitap gibi şarjı uzun süre giden dijital kitapların değerini.

Yani anlayacağınız yurtdışında tur yapmak, kendi ülkemizde 1-2 haftalık tatil vasfındaki tur yapmak ile çok çok ayrı şeyler. Sizin yapmaktan keyif alacağınız pek çok şeyi ülkenizdeki kadar özgür bir şekilde yapamıyorsunuz. Yapacağınız alanlar olabilir fakat Gürkan’ın tur yaptığı alanlar çoğunlukla onlardan değil.

Gürkan tur boyunca pek çok farklı konuda uyarılarda bulundu bana. Bu uyarıların çok büyük bir bölümü güvenlik endişesi taşıyan uyarılardı. İlk başlarda bu uyarıların bazılarının yersiz olduğunu düşünüyordum ve hatta Gürkan’ın biraz fazla evhamlı olduğunu düşünmeye başlamıştım. Ancak 2. ayın sonlarına doğru Gürkan’a hak verebildim. Dostlar, bir olayın gerçekleşme ihtimali 1000’de 1 (Binde bir) ise Gürkan 1000 günden daha fazladır yolda. Yani o 1000’de 1 diye çok düşük gördüğümüz ihtimali Gürkan’ın yaşamış olması olası bir durum. Ki tur esnasındaki en ufak bir olumsuzluklar silsilesi Gürkan’ın turunu ciddi anlamda zora sokabilen riskler taşıyor. Gürkan’ın bizlerle paylaştığı olumsuz anılardan çok daha fazlasını yaşamış. Yazmıyor! Birlikte yol alırken yaşadıklarımızı bile sizlerle kısmen paylaştı. Bir süre sonra Gürkan’ın neden bu kadar detaycı olduğunu anlamaya başladım ve hak verdim. Bu detaylar sayesinde de Gürkan sağlam oturaklı bir tur yapıyor.

Bu güvenlik meselesini genel hatları ile değerlendirelim.

  • Şehir içinde işleri hallederken mutlaka bir kişi bisikletlerin başında durmalı ve 1 saniye bile gözünü bisikletlerden ayırmamalı. Kilitlemek fayda etmiyor. En güvenli şehirde bile bir hırsızlık olacaksa neden sizi bulmasın? Belki 2-3 haftalık kısa bisiklet turu atan adam için bir kaç ekipmanının çalınması çok sorun olmayabilir, en fazla turu yarıda bırakır ülkesine döner. Fakat Gürkan’ın ekipmanlarından birinin kaybolması bile duruma göre onu ciddi sıkıntıya sokabiliyor. O yüzden Gürkan ile seyahat ediyorsanız işin ciddiyetini kavramak çok önemli. Bu adamın tek başınayken aldığı önlemler çok daha farklı.
  • Herhangi bir yerde kamp kurulacağı zaman güvenlik için en ufak detayı bile ciddiye almak gerek. Gürkan’ın kamp yeri için uyarıp benim ”yok artık” dediğim mevzunun bir benzeri başıma geldikten sonra bu tip konularda Gürkan’la bir daha tartışmamaya karar verdim :)
  • Bir de Gürkan’ın insan ilişkilerinde savunmaya dayalı durduğunu hiç görmedim! Halkın her kesmi ile çok rahat iletişime geçiyor. Tartışacaksa tartışıyor, lafını esirgemiyor. Sanırsın ülkenin yerlisi o, karşısındaki de yabancı. Özellikle turist kazıklama, para dilenme ve hele hele bayrak konusunda çok çok hassas. Pazarlığın dibine iner olmadı bedavaya getirir.
  • Gürkan’ın yanına birlikte pedalladığım süre zarfında Ayşe Yıldız ve Funda Ulutürk de bizlerle birlikte pedalladı. Birlikte pedalladığımız süre zarfında kadınlar varken temposu yavaş, aldığı kararlar onları düşünerek alınan kararlar, Kamp yerleri, yollar hep grubun birlikte gidebileceği şekildeydi. Funda ve Ayşe yanımızdan ayrıldıktan sonra Gürkan’ın yol alış şekli, temposu, girdiği yollar aldığı kararlar çok daha fazla risk ve tehlike içeriyordu. Kendisine Kadınlar eşlik ettiğinde Dünya turu rotasını değiştirmek zorunda kalıyor. İspanya’da bizleyken gitmek istediği yere gidememişti. Sonrasında ikinci defa İspanya’ya dönüp 2000km yapıp oraya gitti. Anılarında yazmaz. Benzer başka olayları da var.

Neyse. Toparlayacak olursak…

IMG_ (1090)

IMG_1235

IMG_1163

Gürkan, şuan bisikletle dünya seyahatinde ama tatilde değil! Ciddi ciddi iş yapıyor, tam bir proje adamı. Fakat aynı zamanda çok sağlam ve güzel geziyor ve gözlemliyor.
Her işini de ciddiyetle en iyi şekilde yapmaya gayret ediyor.

Gürkan’ın bu dünya seyahati, Gürkan’ın sitesinde yazdığı anıların bizde bıraktığı etkiyle hayal ettiğimiz gibi tozpembe değil! Pek çok insan Gürkan’ın yanına gidip beraber pedallamak istiyor. Kim gerçekten istiyor kim istemiyor belki bu yazdıklarımı okuduktan sonra kendiniz karar verebilirsiniz. Samimiyetle söylüyorum Gürkan’ın yanına tatil kafasıyla gidecek olan varsa gitmesin, üzülür! Gürkan’ın bu dünya seyahati dâhilinde belki bir ya da bir kaç kere daha beraber pedallayabilirim belli olmaz fakat bu beraber pedallamanın amacı sadece Gürkan’ın projesine görsel destek vermek ve projesini belgeselleştirmek için olacaktır…

DCIM101GOPRO

Umarım tecrübelerimle bu konuda meraklı olan arkadaşları bilgilendirebilmişimdir. Hoşçakalın !

 

  • Kemal Öztorun

    Harika bir pencere olmuş.
    Teşekkürler.