Bir İzin Peşinden Toroslar / 5

1 Eylül 2011

Turun en konforlu gecesi olduğu söylenemez. Çadırda yatmaya alışmışım ama duş almak, temizlenmek ve boşalan pil ve telefonumun bataryasını tekrar doldurmak iyi oldu. 7 gibi uyanıyorum, çantaları toparlıyorum ve yola devam…

Kafamı pencereden dışarı çıkarıyorum. Hafif serin… Bu hava kaçmaz. Ortalık çok ısınmadan yola koyulmak gerek.

2 kişilik odaya zor sığmışım :) 2 kişi olsaydık halimiz nice olurdu :p

1 saatte anca toparlanıyorum. 8:00’de pedallar dönmeye başlıyor…

Sabah serinliği ile asfalt yoluda bulmuşken biraz yükleniyorum pedallara…

Bitki örtüsü olsun, toprak cinsi olsun, yer şekilleri olsun ”Enes artık Adana’dasın diyor”…

Tekrardan toprak yola çıkıyorum. Aladağ’da kahvaltı yapabileceğim bir yer gözüme kestiremedim. Zaten o saatte pek açık dükkan da yoktu… Bakkaldan bi kaç parça kahvaltılık ve taze ekmek alıp yola koyulmuştum. Gözüme kestirdiğim ilk çeşmede durup kahvaltı yapmaya niyetliyim. Aç aç pedal çevirmek bir süre sonra sıkıcı oluyor…

Toprak yol inişli çıkışlı bir hal almıştı. İnişlerden birinde su sesi duyuyorum sonra çeşme beliriyor ama benim farketmem gecikiyor. farkettiğimde çeşmeyi çoktan geçmiş oluyorum. İkilemde kalıyorum geri çıkıp kahvaltı mı yapsam yoksa ileride başka bir çeşme mi bulsam. Bu yavaşlama esnasında yeni bir çeşme görüyorum. Ohh bir daha yukarı çıkmama gerek kalmadı…
Kahvaltılıkları ve ocağı çıkartıp sıcak çayla beraber  bir güzel karnımı doyuruyorum.

Bu yolların pek kullanıldığı söylenemez. Trafik yok, toz-duman yok. Güzel şey bunlar :)

 

Bugün önemli. Kızıldağ’a tırmanacağım. Çok oyalanmamam gerek. Bu günü Pozantı’da noktalarsam benden iyisi yok. Ertesi gün Adana’dan son gün etabım olan Taşdurmaz’ı geçerken bana eşlik edecekler…

 

Bir taş ocağınu geçiyorum. Benim gittiğim yoldan sağa yukarı ayrılan bir yol var. Aramızda ağaçlar var. Selam veriyorum ve ne olur ne olmaz diye müzik dinlediğim kulaklığımın birini çıkarıyorum. Selamımı alıyorlar ve bişey diyorlar. Anlamıyorum… Durup diğer kulaklığı çıkartıyorum. Pompamın olup olmadığını soruyorlar. Motorlarının lastiği patlamış. Pompamın olduğunu söyleyip yanlarına gidiyorum.

Ne yalan söyleyeyim biraz ikilemde kaldım. Acilen yol almam lazım. Fakat yolda kalana da yardım etmek gerek. Nerden baksam 15-20 dk kaybedeceğim. Gittim yanlarına, lastiği tamir ettik…

Aç olup olmadğımı sordular. Ha bu arada konuşmalar Adana-Mersin konuşması. Cevabım ”Olma mı?”’ :))
Pompamı verdiğim arkadaşlardan biri az önce geçtiğim taş ocağında aşçı imiş. Taş ocağına gidiyoruz.
Tablot yemeğini bu kadar iştahla yiyeceğimi tahmin etmezdim. Ama yalan yok yemek şahaneydi. Zaman kaybedeceğimi düşünürken nerden baksam 1 saatten fazla zaman kazanmıştım. Öncelikle yemek yapacağım bir çeşme arayacaktım. Bulmak kolay olmayabilirdi… Bu süre zarfında performansım düşüp bunu tüm gün boyu yaşayabilirdim. Sonra yemek yap, ye, bulaşıkları yıka, toparlan derken yine 1 saatim kaybolacaktı. İyilik yap, denize at demişler… Bizim iyilik denize düşmedi :)

 Ohh karın da doydu haydi asılalım pedallara…

Bu arada yemek yediğim yer bir bakıma Kızıldağ için yapacağım uzuun tırmanışın tam dibiymiş. Oradan sonra sürekli tırmanmaya başladım…
850 metredeyim. Kızıldağ en yüksek noktam 1750 metre…

Ziyadesiyle tırmanış yaptım. Git gide yorulmaya başladım. Suyum da bayağı azaldı. Özlem’den kalan son şekerleri burada tüketiyorum…

Buralarda ciddi şekilde maden işletmeleri var. Ama anlamıyorum her taraf orman. Ormanlıktan çıkmaya başlamış buralar…

Çok bişey kalmadı sanki :)

Yolun bazı kısımları kum kadar ince toprağa dönüyor. Buralardan yağmurlu bir günde geçmek istemezdim doğrusu…

Vee işte Yuriy’nin konaklama noktasına geldik. Onun 1 günde geldiği mesafeyi toplamda ben 2 günde geldim. Tabii bunları günlük gps dosyalarına dayanarak söylüyorum. Benim için bu rotayı yüklü bisikletle 1 günde yapmak çok ama çok zor. Bununla beraber anlamsız…
GPS’e kaydettiğim nokta tam olarak o kulübeyi gösteriyordu. Yuriy bu evde ya da evin önünde konaklamış olsa gerek…

Çok fazla tırmanacağım bir yol kalmadı. Son 100 metre diyebilirim.

Ve sonunda bir su kaynağı buluyorum.
Burdan sonra inişe geçiyorum. Kask kameramı açıp bol bol video kaydı alıyorum. Haliyle fotoğraf çekmeyi biraz ihmal etmişim.

Yol üzerinde gördüğüm maden ocaklarından birisi…

Uzun bir  inişin ardından. Tekrardan tırmanışa geçiyorum. Kendimi bayağı bir dinlenmiş gördüm. Orta tempoda yokuşu çıkıp tekrar inişe geçiyorum. Pozantı’ya doğru iniyorum. Amacım uygun bir yerde kamp kurmak. İnişteyim ama çok hız yapmıyorum. Her an gözüme bir kamp alanı kestirebilirim. Su olması öncelikli :)

Su olan bir yer bulamıyorum. Pozantı’ya inmeme pek birşey kalmadı… Yol kenarındaki küçük bir tepeyi gözüme kestiriyorum. Önce tepeyi tırmanıp sonra inişe geçiyorum. Yoldan geçenlerin göremeyeceği bir düzlüğe ağaçların arasına çadırımı kuruyorum.

1.5 L pet şişe ve 2.5 L kola şişesi su ile dolu. Yemek yapmaya yeter ama bulaşık muamma… hemen bir makarna patlatıyorum. Bulaşık yıkamıyorum gece bol miktarda su içmem gerekecek biliyorum…
Telefon çekiyor. İnternette var süper !. hemen cep telefonuyla bir fotoğraf çekip konum koordinatlarımı da ekleyerek facebook üzerinden arkadaşlarla paylaşıyorum :)
Gün sonu bilgileri:

Katedilen mesafe: 73 km
Sürüş süresi: 10,5 saat
Ortalama hız: 6,9 km/s
Tur süresi:13 saat 3 dk.
Toplam çıkılan yükseklik: 2804 m
Gün sonu yorumu: Artık Adana’ya girdim. gün gün yer şekillerinin, bitki örtüsünün ve havanın nasıl değiştiğini birebir gözlemlemek çok güzel oluyor. Bugün birine yardım ettiğim için çok muyluyum. İşte yolda olmak böyle güzel bişey…

Gps Verileri:

5. gün rotasını buradan indirebilirsiniz…

Coğrafi Veriler:

İlgili yazılar:

  • Bir İzin Peşinden Toroslar / 1
  • Bir İzin Peşinden Toroslar / 2
  • Bir İzin Peşinden Toroslar / 3
  • Bir İzin Peşinden Toroslar / 4
  • Bir İzin Peşinden Toroslar / 6