Bir İzin Peşinden Toroslar / 1

Uzun süredir böyle bir turun hayalini kuruyordum. İşte tam fırsatıydı. 9 günlük bayram tatili uzun süredir içimde biriken doğa hasretinin, iş stresinin, hayat karmaşasının dermanı olacaktı. Kız arkadaşım Özlem ile güzel bir bisiklet turu yapmak için kolları sıvadım. Aslında hedef Karadeniz’di. Ve illaki yaylalar… Son 1 ayı oraya giden kişilerin yazılarını okumak, bölge hakkında internette araştırma yapmak ve parkur çizmek ile geçirmiştim. Gün yaklaştıkça son hava tahminleri hiç açıcı olmadığı için (1 hafta aralıksız yağmurlu gösteriyordu) ani bir kararla karadeniz biletlerini iptal edip yeni bir rota için arayışa girdim.

Alternatifler içinde Hitit yolu yüksek ihtimaldi… Sonrasında google earth ile Nevşehir semalarında gezinirken wikiloc katmanında Yuriy adında bir manyağın bisiklet tur rotasını keşfettim.(Neden manyak olduğunu sonraki yazılarda anlayacaksınız ;) ) Simgeye tıkladığımda rota açılıyor ve rota bitiminde rotanın bir sonraki ayağının simgesi çıkıyordu. Bu şekilde 7 parça halindeki rota Ürgüp’ten çıkıp dağları aşa aşa en son Mersin’de noktalanıyordu. Rotanın geçtiği yerlere hızlıca göz gezdirdim en son rotanın Adana’da okuduğum süre içerisinde 2 kere geçtiğim Taşdurmaz mevkinden de geçtiğini görünce ”Tamam” dedim ”bu adam işi biliyor” diyerek ayrıntılı incelemeye girip rotayı gps’e yükledim.

İkinci iş, gidiş-dönüş biletlerini ayarlamaktı. Bayram olması ve benim geç bilet arayışına girmem nedeniyle uygun tarihlerde bilet bulmakta çok sıkıntı yaşadım. Neyse ki biraz uğraş ile otobüslerde boş yer buldum. Tek sıkıntı dönüşü Ankara aktarma olarak 2 vesait ile yapacak olmamızdı. Buna da şükür…

Gün geldi çattı. Tüm eksikler giderildi. Rotanın geneli kuş uçmaz, kervan geçmez yerler olduğundan ocak-kap-kaçakğa varıncaya kadar aldık ve yola koyulduk.

İstikamet Göreme’ydi. Çünkü oraya varacağımız gün Göreme’de dağ bisikleti yarışı olacaktı. Bu sayede uzun süredir görmediğim bir çok arkadaşı görme fırsatı bulup turuma öyle başlayabilirdim.

28 Ağustos 2011

Göreme’ye vardığımızda hava birazcık soğuktu. Saat 5:30… Hemen uyku tulumunu çıkarıp üzerimize serdim. Bu iyi gelmişti. Yanımızdan vızır vızır minibüsler ve römorkunda sepetleri olan kamyonetler geçiyordu. Gün ağarmaya başladıkça Göreme semalarını balonlar kapladı. Süper bir manzaraydı. Bu şekilde gün doğumunu izlemek mükemmeldi. Gün ağardıkça içimiz ısınıyor, kendimize geliyorduk.

Derken garajda bir otobüs duruyor ve içinden biri iniyor. İso ! ”Yuh ulan, burada da mı buldun bizi?” diye şakalaşıyorum. O da yarış fotoğrafları çekmek için gelmiş buraya. Hep beraber uygun bir yer bulup kahvaltı yapmaya niyetleniyoruz. Baktık Göreme esnafı kişi başı menemene 10 TL para istiyor biz de marketten alış-veriş yapıp uygun bir yerde kendi menemenimizi kendimiz yapıyoruz. Böylelikle de yeni aldığım benzin ocağını iyice test edip tecrübe sahibi olmuş oluyoruz.

Nefis oldu !

İçindekiler:

3 domates,

Kaşar peyniri,

5 yumurta,

Ayçiçek yağı

İso ile Özlem.

Özlem ile Canavar :)

Saat yaklaştıkça yarışçılar belirmeye başlar. Böylelikle bir çok bisiklet dostu ile kısa kısa hasret giderme faslına başlamış oldum. Sonrasında parkurun bir çok noktasına hakim bir tepeye çıkıp yarışın bir kısmını seyrediyoruz.

Kadir Usta… Bu adam geçen sene ciddi bir motosiklet kazası geçirmişti bir bacağında ciddi kırıklar vardı. Bir sene içinde bir insan kendini nasıl toparlar hayret etmek gerek. Fakat bu kişi Kadir Usta olunca çok şaşırmıyorum :)

Yola çıkmak için sabırsızlanan bisikletlerimiz.

Parkurun dört bir yanında koşturan Hakan Koç abimiz . Bu yaşında bu performansı önünde saygıyla eğiliyorum. Tüm yarışı profesyonel kamera ile kaydedebilmek için bir oraya bir buraya koşup duruyordu.

Aşağıda İsmail ve Mtbtr ekibinden Alptekin Başkır. Alptekin abi ile de uzun süredir görüşmemiştik. Onla da çok kısa bir sohbet ediyorum.

Uzaktan Hakan Koç.

Özlem ve aşk vadisi..

Bu kadar yarış bize yeter diyerek yola çıkıyoruz.

Fazla geçmiyor Göreme’den çıkmadan bir gezgin kafilesi ile karşılaşıyoruz. Kısa bir muhabbet ediyoruz. Fransız gezginlerin rotası Nepal…

Vedalaşıp yola çıkıyoruz.

Eee Göreme’nin meşhur rampası. Burayı çıkmadan olmaz. Bi bakıma dakka 1 gol 1… Turun ne derece haşin geçeceğinin güzel bir göstergesi :)

Kahvaltıdan sonra bişey yememiştik. Ürgüp’te mola verip dürüm döner yiyoruz. Tipler hemen kaymış. Tur moduna çabuk girmişiz anlaşılan :)

Sıcaklık 46 derece :)

Yola devam…

Yol kenarındaki meyveler, böğürtlenler keyif kaynağımız. Ara ara durup yol kenarındaki ağaçlardan elma, kayısı yürütüp, dikenlerin içinden böğürtlen topluyoruz.

Mustafapaşa köyünden geçiyoruz. Görülecek bi kaç yer var ama bir sadece bisiklet üzerinden gördüklerimizle yetiniyoruz.

Hava sıcak su içiyoruz bol bol.

Yer yer rampa çıkıp, yer yer iniş yapıp yola devam ediyoruz.

Mevzubahis arkadaş Yuriy’in turu buradan başlıyor.

Yolda karşıdan karşıya geçmeyi neredeyse başarmış bir tosbaa görüyoruz. Baktık yoldan geçen araç yok. Kendisini rahat bırakıyoruz.

Sanırım Kapadokya civarında tur yapmak için çok iyi bir zaman. Her yer meyve ağaçlarıyla dolu.

Üzeri elma dolu bir ağaç.

Ana yol boylu boyunca giderken bizim rota toprak yola çıkıyor. ”Vardır bir bildiği bu adamın” diyip giriyoruz.

Eh başlarda fena sayılmazdı.

İşte filmin koptuğu nokta… Rampadan itibaren yol çok bozuluyor. Yolun bozulmasından kastım zemin tamamen kum oluyor. Bisikletin sırtında gidebilmenin imkanı yok.

Özlem isyanlarda :)

Aslında haklıda…

Bu fotoğraf yolun durumunu özetlemeye yeter sanırım :)

Manzara güzel. Buna değer mi? Tartışılır :)

Bu rampa beni bile yordu. Gereksiz bir atraksiyondu. Bizim rusu bu bölümde hiç iyi anmadık. Bakalım rotanın kalanında bizi neler bekliyor?

Yolun bir diğer sorunu kısa mesafede aşırı rakım çıkması. Ana yoldaki eğim daha düşükmüş aslında…

Bu yolda 1 saat cebelleşiyoruz.

Solumuzda Erciyes Dağ’ı.

Neyse ki yol bir yerden sonra düzleşiyor. Keyifli bir yol oluyor.

Sonradan tekrar ana yola çıkıyoruz. Yeni çıkaracağım rotada bu kısım kesinlikle ana yoldan geçecek.

Ayakkabıların hali perişan …

Yol pek geniş sayılmaz. Dümdüz yolda ara sıra yanımızdan son sürat araçlar geçiyor…

Yeşilhisar girişi. Adını hakeden bir belde.

Bana göre günün en sıkıcı yolu. Kayseri-Niğde ana yolu… Neyse ki sadece 9 km sürdü…

Yer yer 25-30 km/s ortalama ile gidiyoruz bu yolu.

Yol üzerinde bir benzin istasyonunda durup dinleniyoruz. İstasyon çalışanları ile klasik muhabbetleri döndürürken güzel bir diyalog yaşanıyor.

”Bisikletle yol çekilir mi yahu?”
”Arkadaş yenge mi?”
”Yenge varsa o zaman yol çekilir tabii” :)

Ay çiçeği tarlaları…

Şu toprak yol gereksiz yere bayağı zamanımızı ve enerjimizi yedi. Kayseri-Niğde ana-yolundan çıktıktan sonra kamp yeri aramaya başlıyoruz. Ovaçiftlikköy’e varmadan yol kenarında bir elma bahçesini gözümüze kestirip kamp atıyoruz. Yakından geçen bir çobandan yer sahibi hakkında bilgi alıp, kamp kurmamızda bir sakınca olmadığına karar veriyoruz. Sağolsun çevrede çalışan birkaç genç bize ihtiyacımız olan bişeyler olup olmadığını soruyor. Temizlik için biraz su istiyoruz, getiriyorlar…

Kamp yeri koordinatları:

N 38°14’03.2″

E 035°11’21.0″

Hava kararmadan yemek işine girişiyoruz. Menüde ton balıklı makarna var. Sanırım önümüzdeki bir kaç gün menü hiç değişmeyecek :)

Neyse durumdan şikayetçi olduğumuz söylenemez :) Gece vızır vızır bi kaç metre ötemizden geçen araçların sesi eşliğinde uyuyoruz. Bakalım yarın başımıza neler gelecek?

Gün sonu bilgileri:

Katedilen mesafe: 80 km

Sürüş zamanı: 5 saat

Ortalama hız: 16 km/s

Max hız:61 km/s

Tur süresi: 7 saat
Toplam çıkılan yükseklik: 1338 m

Gün sonu yorumu: Sonraki günlerdeki zorlu etaplar için bir ısınma günü şarttı. Bu etapta kendimizi zorlamadan hem yüklü bisikletlerimize hemde çok günlü bir tura alışma evresi olarak geçirdik. Ah şu abuk toprak yol olmasaydı keyfimize diyecek yoktu. Neyse bizden sonrakiler aynı hataya düşmeyecek umarım…

GPS verileri:

1. gün rotasını buradan indirebilirsiniz…

Coğrafi Veriler:


İlgili yazılar:

  • Bir İzin Peşinden Toroslar / 2
  • Bir İzin Peşinden Toroslar / 3
  • Bir İzin Peşinden Toroslar / 4
  • Bir İzin Peşinden Toroslar / 5
  • Bir İzin Peşinden Toroslar / 6
  • Oktay

    46 derecede o yolları geçebilmek herkesin harcı değil , helal olsun Özlem’e :) Keyifle okudum ama bozuk yolu okumak bile keyfimi kaçırdı :) sizi düşünemiyorum :)