Bir Bisikletlinin Gözünden Motosiklet Tecrübesi/ 2- Ulaşım- Güvenli Sürüş Eğitimi
Motosikleti aldık, yeni liseye başlamış öğrenci edasıyla motosiklet kaskımızı, ceketimizi ve diğer koruma ekipmanlarımızı da bir hevesle giydik. Hadi kontağı çevirelim !
Benim ilk sürüşüm çok talihsiz olmuştu. Basmahane’den Narlıdere’ye tam da akşam iş çıkışı trafiğine yakalanmışım. Üstüne bir de yağmur bastırmış ki sormayın. Daha 15 dakikalık vitesli motosiklet tecrübem var ve olabilecek en sağlam olumsuzluklar içinde motosiklet kullanıyordum. Zor bir gündü :) Neyseki başıma birşey gelmeden eve varabilmiştim !
Vitesli bir motosikletim var artık. Debriyaj kavramaya alışmak biraz zaman aldı. Bir süre için kırmızı ışıkta beklemek benim için en stresli anlara dönüşmüştü. Kim bilir kaç kere ışıklar yeşile döndüğünde debriyaj kavramayı ayarlayamayıp motoru stop ettim ve arkamdaki sabırsız otomobil güruhunun korna seslerine maruz kaldım :) Neyse her türlü alışıyorsunuz, önemli olan olan soğukkanlı olmak…
Sol elde debriyaj var, sağ elde (manet) ön fren (bisiklette arka fren olur), sağ elimizle gazı kontrol ediyoruz, sol ayakta vites, sağ ayakta arka fren… Görüldüğü üzere her iki el ve ayağın motosikletin en temel işlevlerini yerine getirmek için bir görevi var. Bisikletten arka fren diye alışıp yanlışlıkla motosiklette ön frene basıp takla atarım diye korkmayın karıştırmıyorsunuz. Karıştırsanız dahi motosiklette takla atmak bisikletteki kadar kolay değil. El ayak kombinasyonu zamanla gelişecek. Ben bu gelişme sürecini hızlandırmak adına İzmir’de nerede sıkışık trafik varsa oraya daldım. Çünkü trafik seyir hızı çok düşük ve bol bol dur kalklar olacak. Böylelikle debriyaj kavrama, fren kullanımı, yavaş hızda motosikletin dengesini sağlama (hızlıyken herkes dengede) gibi en temel becerileri kısa sürede geliştirdim.
Şimdi bisiklet kullanıcılarının seveceği kısma geldik. Kesinlikle ve kesinlikle bisiklet kullanmak, motosiklet kullanmaya başlamakta bana büyük fayda sağladı. Denge, trafik farkındalığı, defansif sürüş, teknik arazi sürüşü (sert mtb sürüşlerinin faydası) deneyim puanı +2’den başladı desem yalan olmaz. Motosikletimi aldıktan 1 hafta sonra bir antik kentin bozuk yolunu motosikletimle tırmanmıştım. Şimdiye kadar şu ”motosiklet yatırma” hadisesini hiç yaşamadım. Sadece 1 kere yüklü motosikletimi eğimli alanda dengede bırakmadığım için park halindeyken devrildi o kadar… Kısaca bisiklet sürmek, motosiklette avantaj sağlar bu bir gerçek…
Artık daha kayıtlı bir taşıt kullanıyoruz. Nasıl? Bir plakamız var, adımıza düzenlenmiş bir ruhsatımız var. Artık sarı-siyah bisikletli kişi değil, 35 CK 666 plakalı mavi yamaha ybr 125’iz. Işıklarda beklerken yol boş olsa dahi o ışıklara daha ciddi riayet etmek gerekiyor. Kaldırımda motosiklet kullanmak gerekse dahi bir kaç kere düşünmek gerekiyor. Ters yön? aklınızdan bile geçirmeyin ;)
Bisiklette devlet bizi pek adamdan saymıyor. Gerek trafik ve imkan anlamında gerekse yükümlülük anlamında. Bisiklette yıllık olarak vergi alınmaz, trafik sigortası zorunluluğu yoktur v.s. (Umarım birilerinin aklına karpuz kabuğu düşürmeyiz !) 125 cc motosikletin vergisi ve sigortası diğer pek çok taşıta göre ucuz olsa da bunların 1 yıllık gideriyle bisiklet için güzel bir kask ya da heybe çanta v.s. alabilmek mümkün…
Artık benzin istasyonlarına sadece çiş molası ya da atıştırmalık yiyecek içecek alınacak bakkal gözüyle bakamıyoruz. Maalesef artık buralara muhtacız, hatta zaman zaman görmek için can atacağız. Artık fark edeceksiniz ki şehir içinde istediğiniz kadar benzin istasyonu yok ve fark edebildiğinizden daha çoklar. (Ne garip ikilem oldu). Bu motor mereti benzinle çalışıyor, dizeli daha üretilmedi (seri üretim) motor az yakıyor ama yakıt pahallı. (125cc az yakıyor fakat 250cc ve daha büyük hacimlilerin performanslı modelleri otomobiller ile yarışır) Ha tüp takan var ama ütopik örnekler… Artık haberlerdeki akaryakıt zamlarına ağlamaklı gözlerle bakıp dudaklarınız titreyecek. Ama her türlü şehir içi yaptığınız ulaşımı otobüs, minibüs ve zaman tasarrufuna vurduğunuzda her türlü kârda olduğunuzu anlayacaksınız…
Motosiklet ile Ulaşım:
Motosikletle ulaşımı konuşalım biraz da. Şehir içi otomobil kadar hızlı, trafik sıkıştığında kısmen bisiklet kadar kıvrak ve küçük olabilme özelliği sayesinde şehir içi ulaşımda motosiklet güzel bir çözüm. Artık bir otomobil kadar hızlıyız. Yolun en sağ tarafından gitmemize de gerek yok ! Artık en sol şerite bile geçip bizden yavaş araçları sollayabiliriz. Kırmızı ışıkta, en arkadaki otomobil sırasını beklemek zorunda kalırken, motosiklette kuyruğun en arkasından en önüne geçebilmek büyük avantaj. 125 cc v.b. küçük hacimli motosikletlerde motor beygiri düşük olsa da ağırlık avantajından dolayı otomobillere nazaran ilk kalkışı ve ivmelenmesi belirli bir sürate kadar çok daha hızlı oluyor.
Park yeri sorunu göreceli olarak daha az. Otomobilde özellikle cafe, iş merkezleri, çeşitli dükkanlar v.b. trafiğin yoğun olduğu yerlerde otomobil için park yeri bulmak büyük sorunken motosiklette oturacağınız cafenin ya da gireceğiniz dükkanın tam önüne kaldırımda uygun bir yere park edebilirsiniz. Bununla beraber maalesef motosikletlerin çalınması otomobillere nazaran tahmininizden çok daha kolay. Bir garajınız yoksa işler biraz zorlaşıyor. Sonuçta motosikleti bisiklet gibi evin içine de alamıyorsunuz. (yoksa alıyor musunuz?)
Motosiklerleri de bisiklet gibi kilitlemek gerekiyor. Kaliteli bir kilit ile kilitlemek motosikletin çalınmasında önemli bir çaydırıcı role sahip. Aksi halde iki kişi bir motosikleti pamuk çuvalı gibi kaldırıp bir kamyonun kasasına atması bir kaç saniyeyi alıyor. Gidon kilidini kırmak çocuk oyuncağı, düz kontağa bile gerek yok, al boşa yürü… Yani motosiklet aldıktan sonra bir gözümüz sürekli sokakta olacak…
Eğer motosikletiniz park halinde uzun süre kalacaksa motosikletinizin üzerine bir branda örtmek iyi olabilir. Bunun da çeşitli avantaj ve dezavantajları var. Bu konuda çok tecrübem olmadığı için içeriğine girmiyorum.
Aldığımız bir ton güvenlik ekipmanı vardı. Kask, ceket v.s. Bilinçli motosiklet kullananlar için bu güvenlik ekipmanı meselesi de kişiden kişiye değişiyor. Kimi sadece kask ile biniyor, kimi artık elinde ne varsa botundan, göğüs korumasına kadar takıyor. Şimdi bu ekipmanları giymek zaten belirli bir sıralama istiyor. Her motosiklere binmek bir seramoni.
Kendi seramonimi yazayım. Evden çıkarken botlar giyilir (trekking botu :( ), dizlikler takılır, mont giyilir ya da elde. (hava sıcaksa elde olur, bunaltır çünkü) Motosikletin başına geçilir. Motosiklet kilitliyse ya da üzerinde branda varsa bunlar kaldırılır. Önce topcase kilidi açılır sonra motosiklet kontağı açılır, hava soğuksa jigle çekilir (karbüratörlü motosikletler için), motosiklet çalıştırılır. Mont giyilir, bu esnada motosiklet göz ile süzülür akar kokar bişey var mı diye… Topcaseden kask çıkarılır ve takılır ve en son eldiven… Motora binilir ön-arka fren, amortisörler, ön yürür aksam v.s. motosikletin üzerinde ileri geri tepinmek marifetiyle kontrol edilir, aynalar düzeltiril (bende sürekli yamuluyor) duruma göre jigle indirilir ve debriyaj-vites-gaz… Şimdi bu seramonide atıyorum eldiveni önce giyersek diğer tüm işleri zora sokarsınız, ya da sıcak bir havada o ceketi ilk giyerseniz yola çıkana kadar boncuk boncuk terlersiniz, ilk önce kaskı takarsanız dengeniz bozulur, başınız ağrır, kafayı yersiniz… Yola çıkınca bir rahatlama gelir zaten, o tüm sizi robocop hissettiren ekipmanların ağırlığını hissetmezsiniz. Duruncaya kadar. Durduğunuz yerde en azından kask, eldiven ve durumma göre ceket çıkar. Kask ve eldiven topcase’e sığıyor ya ceket?
Ceket elde kalabilir ya da kaskı bir bisiklet kilidi ile motosiklete bağlayıp, tocase çantada açılan yere ceket koyulabilir… İşte bu yüzden scooterların sele altı geniş bagaj hacmi bu tip konularda bize ekstra avantaj sağlıyor… (Scooter hakkında bir yazı yazmayacağım. Okuyarak pek çok bilgi edindim fakat tecrübem yok. Gözlüklü şirin olmayacağım ! :) )
Motosikletin dar yerlere girebilmesi, sıkışık trafikte otomobillere nazaran daha rahat ilerleyebilmesi, otomobil kadar hızlı yol alabilmesi ve daha kolay park yeri bulabilmesiyle beraber bu güvenlik ekipmanları zorunluluğu gibi de bir dezavantajı var. Yani motosikletin sunduğu ”özgürlük” vaadi için biraz çaba sarfetmek gerekiyor. Tabii bu işin bir de olumsuz hava koşulları var ki oraya hiç girmeyeyim çok daha çetrefilli. En azından çantanızda, kolay parçalanmayan en dikkat çekicisinden sarı renkli bir balıkçı yağmurluğununu eksik etmeyin ;)
Yani öyle düşündüğünüz gibi kontağı çevirip yola çıkmak yok. Bir süre motosikletin başında birşeyler yapmak gerekiyor.
Bu özgürlük kavramı gerçekten çok enteresan. Daha hızlı ve daha uzağa gidebilmek için hareket ve görüş kabiliyetimizi kısıtlayan ekipmanlar giymek zorundayız. Yavaşladıkça giymemiz gereken ekipmanlar hafifliyor, azalıyor ve rahatlaşıyor… Kask için eski artçımın bir sözü vardı ”sanki kafama arabanın konsolunu geçirmişler”. Dar alan fobisi olan insanlar için sırf bu kask mevzusu motosiklete binememe nedeni bile olabilir…
Trafikte motosiklet de bir bisiklet kadar savunmasız bir ulaşım aracı… Bir otomobil çarparsa motosikletli zarar görür, bir köpeğe çarparsa yine motosiklet sürücüsü zarar görür (elbette köpek de zarar görür ama otomobil sürücüsüne göre değerlendiriyorum), hesaba katmadığınız derin bir çukurun ciddi sonuçları olabilir… Bu yüzden güvenlik amaçlı giyilen bu ekipmanlar çok önemli. Trafikte sorumsuz sürücülerin hatalarını telafi etmek yine motosikletlilere düşüyor. Haklı olabilirsiniz fakat anlaşmazlık sonucu oluşan bir kazada her zaman motosikletli taraf zarar görür. Haklı ve ölü ya da yaralı olmak durumu…
Bu yüzden ehliyet haricinde iyi bir kurumdan ve ya hocadan güvenli sürüş eğitimi almak önemli… Ben motosikletimi aldıktan bir kaç ay sonra İzmir Motosiklet Kulübü ile Art Moto Akademi’nin ortak çalışması sayesinde ücretsiz güvenli sürüş teori eğitimi almıştım. Çok çok işime yaradı ! Bu teori eğitiminde hoca sizlere slatylar eşliğinde motosiklet üzerindeyken trafikte konumlanma, ne zaman nereye bakmalı?, hangi araç hangi durumda nasıl yamuk yapar ve bu yamuk yapma ihtimalini öngörüp ona göre nasıl konumlanmalı?, panik fren, viraj, motosiklete binmeden evvel yapılması gereken rutin kontroller, koruma ekipmanı seçimi ve kullanımı gibi pek çok konuda kontsantre bir eğitim veriliyor. Sonrasında bir de pratik eğitimi aldım tam oldu. Daha bunun pek çok ileri seviye eğitimi var ama şimdilik kendim için gerekli görmedim… Arada bu temel eğitimi tazelemek gerekiyor fakat daha hiç fırsatım olmadı.
Bir sonraki yazımda motosiklet ile seyahat konusuna değineceğim. Takipte kalın !
Son Yorumlar