Bir Bisikletlinin Gözünden Motosiklet Tecrübesi/ 1- İhtiyaç-Seçim-Gerekenler

20130206_172613_Ütopya Turistik TesisleriBir motosiklet edineli tam 2.5 sene olmuş ! ( 20 Aralık 2012) Zaman cidden çabuk geçiyor dostlar. Artık motosiklet hakkında edindiğim deneyimleri sizlerle paylaşmanın zamanı geldi. Öncelikle bir bisikletli olarak neden bir motosiklete ihtiyaç duyduğum ile başlayalım konuya… Aslına bakarsanız hikayenin başlangıcı ve sonrasında motosiklet kullanım deneyimlerim en az katlanır bisiklet edinmem ve sonrasında değişen kullanım alışkanlıklarım kadar farklı noktalarda. Alaçatı Belediyesi’nde memur olarak çalıştığım zamanlar Alaçatı-İzmir arasında ulaşımımı, bu güzergahta çalışan tek işletme olan Çeşme Seyahat ile yapıyordum. Ne yazıkki Çeşme Seyahatin kaba hizmet anlayışı ve faşist  tutumları nedeniyle başka bir ulaşım formülü bulmam gerekiyordu. Bisiklet olmaz. Hem ulaşım amaçlı 70 km mesafe için fazla zaman gerekiyor hem de Çeşme-İzmir arasındaki yol bisiklet sürmek için zevk aldığım bir yol değil. Bir otomobil edinmenin işletim masrafları benim için gereksiz pahallıydı.

Tatile değil, işe gidiyorum !

Otomobile 1 kere para verirsin fakat bu 4 tekerlekli aracın vergisi, sigortası, (yeniyse) kaskosu, bakım ücretleri, ve zamanla aşınan parça giderleri toplu ulaşım bütçesini fazlasıyla katlıyordu. Hepsi bir kenara kişisel ulaşımda yakıt masrafı da toplu ulaşımdan kat be kat fazlaya geliyordu.

O zaman motor bakalım ! Evet bir de böyle bir ihtimal var değil mi? Hem 2 tekerli, trafik açısından bisiklet gibi çözümcül bir ulaşım aracı. Neden olmasın? Babam da eski Jawa’cılardan :) Napalım kan çekiyor demekki. Neyse takıntılı araştırmacı kişiliğim ile yaklaşık 1.5 ay kadar bu motosiklet mereti nedir ne değildir araştırdım.

İlk öğrendiğim şey: Küçük hacimli motosikletle başla !

Evet, motosiklet almayı kafaya koymuş çaylak motosikletli adayların alacağı ilk öğüt, bu işe küçük hacimli motosiklet ile başlamak olacak. Bazı güvenli sürüş eğitimi veren kurum ve hocalar ”iyi bir eğitimle yüksek beygirli motosikletler de pek ala ilk motosiklet olabilir” deseler de ben buna katılmıyorum.

Aslında çocukluğumdan beri süre gelen bir motosiklet hevesim vardı. Fakat öyle küçük hacimli birşey değil, böyle at gibi bir enduro olmalıydı. O zamanlar Honda Transalp gördüm mü gözden kaybolana kadar arkasından bakardım. Şimdi taksit falan girsem bir kaç yıla bitirebileceğim şekilde alabilirim aslında. Ama olmaz !

Şehir içi trafikte beygir gücünün bir değeri yok.

Olayın bir kaç farklı boyutu var. Altınızdaki hayvanı dizginleyebilmelisiniz. Sınırlarını, yapabileceklerini bilmelisiniz. Ortalama 600 cc gibi, otomobil kafasıyla küçük görünen motor hacmini ve beygir miktarını motosikletin ağırlığı ile orantıladığınızda bir spor otomobilin güç karakteristiğine tekabül ettiğini görebilirsiniz. Yani altınızdaki canavarı kontrol etmek için hakikaten ciddi bir tecrübeye ihtiyacınız var. Aksi halde ciddi yaralanmalı ve hatta ölümlü kazaların meydana gelmesi işten bile değil. Bisiklette daha iyi olsun mantığıyla karbon kadrolu süper hafif bisiklet alan kişinin rahatsızlığı ile tecrübesinden fazla gücü olan motosiklet alan kişilerin yaşayacağı olumsuz deneyimler aynı değil. Bisiklette gücünüz kadar gidersiniz ve genelde yapabileceklerinizin farkında olursunuz ama 30-40 beygirlik bir motosikletin (ki tecrübeli bir motosikletli için bu güç değeri çerez gibidir) neler yapabileceğini çaylak bir motosikletli kestiremez ve yakın bir gelecekte ülkenin sağlık sisteminin nasıl çalıştığıyla alakalı tecrübeler edinmek durumunda kalır…

Motosikletle düşmek bisikletle düşmeye hiç benzemez. Altınızdaki araç ortalama 140 kg’dan başlıyor. Bir çukur, kaya parçası, kaldırım kenarı, öndeki kamyon kasası v.s. bunlara karşı olası kaza durumunda farketmeniz ve çaresizce frene asılmanız durumunda motosikletin ve sizin (sürücünün) toplam ağırlığı, bisiklet ile olan toplam ağırlığınızdan ortalama 2.5-3 kat daha fazladır. Haliyle mevcut hareketli kütlenizden kaynaklanan hareket enerjinizi sönümlemek için bisiklettekinden çok daha uzun bir fren mesafesine ihtiyacınız var. Aynı kaza senaryosunda motosiklette ve bisiklette, çarpacağınız yüzeye ya da takılacağınız engele kadar yavaşlayabileceğiniz hız arasında da gerek ilk fren hız farkından ve gerekse kütleden kaynaklanan yavaşlama ivme farkından dolayı motosikletliyken bisiklette olduğundan daha yüksek bir hızda kaza yapacaksınız. Bu yüzdendir ki motosiklet üzerinde iğne ucu açık yer kalmayacak şekilde koruma ekipmanları ile donatılmış vaziyette geziliyor ;)

Ybr’yi aldım antik kente daldım.

YEBERE v.s. Super TENERE

Bununla birlikte artan ağırlık miktarı da ayrı bir faktör. Motosikletin ve (varsa) arkadaki yolcunun (artçı deniyor) ağırlığını motosiklete taşıtabilmek için her durumda motosikleti dengede tutmak gerek. Bu ilk başlarda epeyce zor. ”Motosikleti yatırma” diye bir kavram var. Motoru tutamazsan devrilir :) Büyük hacimli motoiskletler genelde 180-200 kg’dan başlar. Küçük hacimler (110-150cc) 80-130 kg civarındadır.  Hafif motor, sürüş kontrolü için büyük avantajdır. Bir de büyük hacimli motosikletler tarzlarına göre oturuş pozisyonu özelleştirildiği için yeni kullanıcılara sürüşü daha zor gelecektir.

Yeni başlayanlar için küçük hacimli motosiklet alma nedenlerinden bir diğeri de küçük hacimli motosikletlerin yapısı daha temel ve basit yapılıdır. Motosiklette güç arttıkça detay ve teknoloji artar. Motor iç aksamlarından tutun, fren sistemi, süspansiyon sistemine kadar her yerden teknoloji fışkırır. Tamam iyi güzel de yeni başlayan bir motosikletli için öncelikle motosikletin temel karakteristiğini iyi kavraması lazım. Bu kadar teknolojik ayrıntı sürücünün hatalarını tolere edebileceği için sürücünün deneyim kazanmasını güçleştir. Örneği kombine fren sistemleri. Ön frene bastığınızda belirli bir oranda otomatik olarak arka fren de çalışır. Bu kullanıcı için güzel bir özellik fakat yeni kullanıcının önce ön ve arka freni manuel olarak kombine etmeyi öğrenmesi gerek. Gibi gibi…

Büyük hacimli motosikletlerin beraberinde gelen bu kadar ayrıntı beraberinde daha yüksek fiyatları da getiriyor. Eh ilk motor iyisiyle kötüsüyle ne kadar özen gösterilirse gösterilsin ufak kazaların yaşanması olağan durumlardır. Fiyatı çok da abartı olmayan japon menşeli orta segment bir motosikletin sinyal lambasının ortalama 300 TL olabileceğini göz önünde bulundurun. Bu yüzden en azından başlangıç için küçük hacimli motosiklet candır ;)

Küçük hacim, düşük beygir ama ne almalı? Şehiriçi ulaşım yapmayı düşünenler için scooterin vites derdi olmamasının yanında daha pek çok avantajı var ama şimdilik değinmeyi düşünmüyorum. Kabaca scooter için motosikletin katlanır bisikleti desem (sürüş karakteristiği için konuşuyorum) bisikletli arkadaşlar ne demek istediğimi anlamışlardır.

125cc enduro örneği / Derbi Terra 125

Şimdi scooteri bir kenara bırakacak olursak 110-150 cc motor hacminde commuter, street, cup, scoter, chopper, enduro, cross v.b. farklı sürüş türlerine göre motosiklet çeşitleri görmek mümkün. Eğer amacınız ekonomik ulaşım, rahat kullanımsa commuter, cup tarzı motosikletlere yönelmeniz faydanıza olacaktır. Yok ben daha tarz bişey olsun, biraz daha seri gitmek istiyorum,  kendimi araziye vuracağım diyorsanız yukarıda saydığım tarzdaki motosikletlerin düşük hacimlilerini de seçebilirsiniz fakat ben yine de commuter tarzı bir motosikletle başlamanızı tavsiye ederim. Sebebi açık, rahat kullanım, ucuz yedek parça, basit yapı ve kolay onarım. Biraz tecrübe kazandıktan sonra yine istediğiniz tarza yönelebilirsiniz.

Commuter tabiri motosikletle alakası olmayanlara yabancı gelmiş olabilir. Kabaca ulaşım odaklı mesafe/maliyet göz önünde bulundurularak tasarlanmış motosikletlerdir. Bir bakıma servis aracı gibi düşünün. Amaç A noktasından B noktasına makul sürelerde ekonomik ve güvenli ulaşım.

Bergama Yamaha servisine yağ değiştirmek için girdim, motosikleti baştan aşağı elden geçirdiler.

Ucuz yedek parça kısmı önemli. Sonuçta ilk motosikletiniz, ufak kazaların cereyan etmesi olası durumlar. (Aman size ve başkalarına bişey olmasın !) Haliyle motosikletin zarar görmesi canınızı sıkacaktır. Hele hele, gidip özenerek tomarla para sayarak aldığınız motosikletin çizilmesine dahi kahrolabilirsiniz.

Commuter sınıfı motosikletlerin yedek parçası hakikaten çok ucuz. Öyle ki pek çok parçası benim bisikletin muadil parçalarından daha ucuz. (Tamam bisiklette ihtiyacım olan en üst seviye parçaları kullanıyorum karşılaştırmak çok sağlıklı değil ama olsun). Örneğin benim bisiklette kullandığım Schwalbe Marathon Mondial Evo lastiklerimin çifti Türkiye piyasasında 500 TL’ye yaklaşırken (çüş !) motosikletime tavsiye edilen iyi lastiklerden Michelin Street Pilot lastiklerin çifti 250 TL ! (Şaka gibi !) Hatta bir keresinde Gürkan’ın uzun yol parça ömrü verilerine dayanarak 70 bin km analizi yapmıştım. Commuter motosiklet vergi, sigorta ve YAKIT dahil ! tur bisikleti parça giderleri ile kafa kafaya gelmişti. İnanmayan alsın eline kağıt kalemi hesap yapsın ;) Bu yüzden ilk motosiklet için çok özenmeye gerek yok. Sağlam yapılı, kullanımı kolay, agresif gaz karakteri olmayan frenleri sağlam temel bir motosiklet başlangıç için iyidir. Hatta bulabilirseniz temiz 2. el bir tane alın geçin. (Ben öyle yaptım)

Yebere ! Enduro yavrusu !

Commuter motosiklet başlangıç-orta seviye mtb bisiklet gibi. Commuter motosikletler, mtb gibi rahat sürüş pozisyonuna sahip (nisbeten), belirli miktarda arazide kullanabilmeye olanak tanıyan,  asfalt yollarda kayda değer mesafeler yapılabilen ve şehir içi ulaşım sağlanabilen çok yonlü ulaşım araçlarıdır.

Motosikletin trafikteki en önemli avantajlarından birisi filitrelemedir.

Commuter tarzı motosikletlerin halk arasındaki diğer arı da ”kuryeci motosikleti” dir. Günümüzde kurye hizmeti, ecza depolarının şehir içi anlık ilaç tedarik hizmeti, eve-iş yerine yemek ulaştırma hizmeti v.b. ihtiyaçlarda, gerek işletim maliyeti ekonomisi ve gerekse kolay kullanım nedeniyle (ekonomiklik burada fazlasıyla ön planda aslında) commuter tarzı motosikletler kullanılır. Haliyle her durumu bir kulp bulmayı kendine görev edinmiş halkımız sayesinde trafikte kurye çalışanlarına yapılan muameleye ve ”Kuryeci misin?” tarzı sorulara alışkın olun… Kendi adıma kuryecileri kötüleme niyetinde değilim fakat maalesef trafikte kuryeci arkadaşlara karşı bariz bir nefret var ve commuter tarzı motosiklet kullanan her kullanıcı bu nefreti bir parça tadacaktır.

Araştırmaların sonucunda ben gittim 2. el 2011 model bir Yamaha Ybr 125 Esd motosiklet aldım. Dileyen gider Honda alır şunu alır bunu alır. Tamamen kişisel tercih… Yani birini alıp da keşke diğerini alsaydım demeyeceğinize eminim. Sakın ”canavar ybr 125 mi alayım yoksa cb 125 mi?” diye gelmeyin ! Bu bilindik markaların commuter motosikletleri sizi kolay kolay yolda bırakmaz, durduk yere arıza çıkarmaz. Sağlam ve güvenilir motosikletlerdir. Kişisel tavsiyem  Mondial,  Tvs v.b. markaların segmentindeki köklü markalardan daha daha performanslı ve daha ucuz olduğunu iddia eden modellerini almayın. Öne sürdükleri iddialarını gerçekleştirseler bile rekabetçi fiyatlara ulaşabilmeleri için illaki birşeylerden kısmaları gerekiyor. Kimi fazla titriyor, kiminin malzeme kalitesi düşük v.s. Yani herzamanki gibi ne kadar ekmek o kadar köfte ! Tavsiyem Japon menşeli motosikletlere yönelmekten yana. Hint asıllı modeller de bir alt seçenek olabilir.

Motosikleti aldık olaylar daha yeni başlıyor. Ruhsatı çıkarttık, trafik sigortamızı yaptırdık, ehliyeti aylar evvelinden hallettik bile! (Di mi?!). Motosiklet sürücüleri için trafiğe kasksız çıkmak zaten yasak. Bir kask alıyoruz. Ucuza kaçmayın ! İyi bir kask alın. Bütçeniz ne kadarına kurtarıyorsa… 100 TL’lik bir kaskı elinize aldığınızda dahi kafanızı korumayacağını rahatlıkla anlayabilirsiniz. Full face denen tam kapalı kasklar ne kadar kullanım olarak rahat olmasa da en güvenilir kask tipidir. Yarı açık kasklar yüzünüzü korumaz, nazi kaskını aklınızdan bile geçirmeyin (!) , çeneden açılabilir kaskların kalitelileri seçilebilir fakat hem fiyat, hem ağırlık hem de koruma olarak tam kapalılara nazaran biraz dezavantajlı durumladar. Genelde sigara kullanan ve gözlük takan insanlar tercih ediyormuş bu tip kaskları :) Canavar ne kullanıyor? Zamanında 250 TL’ye aldığım Mt marka bir kask. Çok kaliteli olduğunu sanmıyorum ama asgari güvenliği sağlayabileceğine inanıyorum. İleride paraya kıyıp daha iyi ekipmanlar alacağım…

(İzlediğiniz bu videoyu benim için bulan Mehmet Can Seferioğlu’ a teşekkürler GTK) 

Kaskla işimiz bitmiyor. Ceket, eldiven, pantolon ve bot. Aslında bunlarla da bitmiyor daha bellik, göğüs koruma, boyunluk falan da var. Gözünüz korktu değil mi? Benim korkmuştu… Yukarıda saydığım tüm ekipmanları almanız şart değil ama ne kadar korumalı olursanız o kadar iyi.

Hacı ben Alien avına çıkıyorum.

Zaten kask, korumalı ceket,pantolon ve botu giydikten sonra ufak çaplı süper kahraman ya da bir Swat polisi havasına girebilirsiniz. Ki bu ekipmanlar cidden pahallı fakat hastahane masraflarından, kaza sonrası çekeceğiniz acılardan, iş ve sosyal yaşamınızda gerçekleşecek aksaklıklardan pahallı değil. Ben ne kullanıyorum.?Bir ceketim var markası çok önemli değil yine 200-250 TL’lik birşeydi. Korumaları çok da iyi sayılmaz ama hiç yoktan iyidir. Bir tane güzel korumaları olan yazlık fileli ceketim vardı fakat o kayıp ! Nerede olduğunu bilmiyorum :( Bu vesileyle de bu yazıyı okuyan yakın dostlarıma sesleniyorum koyu gri bering marka fileli motosiklet ceketimi duyan bilen varsa bana ulaşsın ! Pantolon daha edinemedim, dizlik kullanıyorum. O’nu da 50 TL’ye almıştım. Yine 50-75 TL’ye aldığım bir de üst kısmı korumalı eldivenim var. Bot? Trekking botu… (Tavsiye edilmez ! Gidin motosiklet için üretilmiş bot alın. Yds yerli marka güzel ürünleri var)

Ekipmanları giyindiğimde olduğumu sandığım.

Şuan kullandığım motosiklet koruma ekipmanlarından hiçbirini önermiyorum. Eğer imkanınız varsa daha kalitelilerini alın. Kullandığım ekipmanlar bana göre ”koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler” hesabı… Ya da başlangıç için benim aldığım gibi ortanın kalitenin biraz altında ekipmanlar alıp bir süre kullanın ve bu kullanım süresince edindiğiniz deneyimler doğrultusunda sizin işinize yarayacak doğru kaliteli ekipmanları araştırın. (Evet bu mantıklı !) Yine de imkan varsa bilindik markaların en azından giriş seviyesi ürünlerinden edinmeye bakın…

Motosiklet koruma ekipmanları oldukça pahallı olmalarının yanında pek çok marka ve modelleri var. Benim gibi araştırmayı seven birisi için bile motosiklet ekipmanlarını araştırmak son derece sancılı oldu. Belli başlı Türkçe kaynaklardan artık daha tutarlı ve doğru bilgiler edinilebiliyor fakat fiyat/performans kısmı halen kullanıcı deneyimi temelli. Birinin sevdiğini diğeri nefret ediyor, insanlardan objektif bilgi almak çok çok zor.

Motosiklet alım öncesine geri dönersek, elimizde motosiklet alımı için ne kadar para ayırdıysak önce motosiklet sürüşü için alacağımız koruma ekipmanlarının fiyatlarını bütçeden düşüp kalan bütçeye göre motosiklet araştırmasına başlayın. Koruma ekipmanı kısmı önemli !

Bir sonraki yazıda motosikletle şehir içi ulaşım, güvenli sürüş eğitimi, ufak hacimli motosikletle seyahat (büyük motor daha kullanmadım) konularını işleyeceğim. Görüşmek üzere !

Şu yazıları da okuyun (Güncellenebilir):

Motosikletli yaşam için giyim ve ekipman seçimi

Başlangıç motosikleti

Motosiklet ehliyeti nasıl alınır?

Uzun dönem yamaha ybr 125 esd incelemesi

Büyük motorların diğer yüzü: İşletim masrafları /Kız Başına

Motosiklete başlama kararı /Çıplak Ayakla (Rıdvan Gölcük)

Motosiklet seçimi ve ilk tecrübeler / Çıplak Ayakla

Motosiklete başlamak Burak Erdil Röportaj / Çıplak Ayakla

 

  • zipliyom

    gtk ne demek?

    • Enes

      Tecim kalabalık yapma ;)

  • Bir gün son 10 yıldır gittiği bütün kazaların video kayıtlarını tutan bir ambulans şöförüyle tanıştım. Kazalar, araç kategorilerine ve hatta markalara göre ayrılmıştı.
    Motorsiklet kısmı çok büyük oranda etrafa dağılmış insan parçaları toplamakla geçiyordu. Sadece birkaçını izlemeyi midem kaldırabildi.
    Bundan önce iki yıl istanbulda suzuki 125 an kullandım. Endenozyada 2 ay 7000km offroad sürdük, ve eşimle balayımızı Giritte 1 ay motorsikletle gezerek geçirdik. İzlediğim o videolardan sonra motorsiklet üzerine binmeden önce iki kere düşünüyorum. Koruyucu ekipmanın pahalılığından bahseden video çok güzel. Gözünü kırpmadan para harcamak gerekiyor bu konuda.
    Bunu yapabilecek ekonomik duruma gelene kadar motorsiklete tatillerde 1-2 ay dışında binmeyeceğim sanıırm.