Barselona !
Arkadaşlar selam,
Bu yazılar siteye özene bezene girdiğim yazılardan olmayacak. Anlık olarak siteye yazı girmeye çalışacağım bakalım ne kadar becerebileceğim ben de bilmiyorum. Bu sefer hostelde güzel imkan buldum biraz bol fotoğraf ekledim. Her zaman bu kadar bol fotoğraf ekleyemeyebilirim beklentiyi yüksek tutmayalım :)
Olay nedir takip edemeyen, konuyu yakalayamayanlar için kısaca özet geçeyim ;)
Yaklaşık 2 ay evvel 2 yıllık işimden istifa ettim. Kendi mesleğimi daha spesifik yapabileceğim, kendimi daha yararlı hissedebileceğim bir iş peşinde koşturuyorum. Elle tututlur birşeyler çıkarsa onu da sizlerle paylaşacağım elbet…
Madem artık bol boş zamanım var, kafa da kazan gibi oldu birikmişim var bir bisiklet turu patlatmak farz oldu. Hani bütçe kısıtlı falan yurtdışı pek düşüneceğim bir alternatif değildi… Sonra Gürkan’ın yanına gidip hasret gidermenin hiç de fena olmayacağı fikri kafama iyiden iyiye yattı… Gürkan’a da haber saldım olay tamam. Vize işlemleri uçak falan bir ton sıkıcı işlemlerden sonunda gün geldi çattı. İstanbul’dan uçağa atlayıp hop Barselona’ya indim…
Bu arada tur hazırlıkları konusunda K35 Outdoors / Alicem Aktaş-Sinem, Pedalla Bisiklet-Serkan Taşdelen, Muhlis Dilmaç, Bisiklet Gezgini/ Seçil ve Alexios, Volkan , Bisiklet Giyim/Gökhan Topsakalve Kemal Abi’ye teşekkürü bir borç bilirim. Anlık işlerimi halletmemde çok yardımcı oldular.
Neyse havaalanında çantalarımı falan da aldım bisikleti kurdum yola düştüm…
(Bileti skyscanner aracılığı ile 150 TL’ye aldım. 100 TL bisiklet için bagaj ücreti ödemem gerekti…)
Gürkan’ın daha önceden belirlediği hostelin kooridnatlarını gps cihazıma girmiştim. Elimi koymuş gibi hosteli buldum. Check-in yaptım tam çantaları sökerken oradan ”o gravat ne la?!” diye bir ses duydum :) O esnaya kadar bırak Türkçe’yi ingilizce bile konuşabileceğim pek az insana rastladım. Yahu bizdeki olaya bak tura çıka çıka İspanya’ya denk geldik. Levhalar, yazılar, konuşmalar hep İspanyolca. Çat pat ingilizce biliyordum, iteleme usülü o gelişir diyordum bakalım şimdilik yalan oldu gibi görünüyor..
Neyse aradan neredeyse 1.5 yıl geçmiş Gürkan’la sıkı sıkı sarıldık hasret giderdik. Onun olduğu odaya değiştirdik benim kaydımı… Başım epey ağrıyordu ama yine de ne kadar zaman değerlendirsek kardı… Akşam yemek için dışarı çıktık. Biraz gezdik dolaştık… Bu arada benden 1 gün önce de Funda geldi. Funda kim ? Öz geçmişini anlatmayayım ama tanımayanlar için kısaca Gürkan’ı Japonya turu esnasında Karadeniz’de 9 boyunca eşlik edip yurtdışına şutladığımız arkadaşlardan birisiydi. Yani çekirdek grubun ufak bir kısmı toplanmış olduk.
Gece gezmesi epey uzadı, muhabbet muhabbeti açtı. Gece 1:30 gibi kafamı yastığa koyduğumu hatırlıyorum.
Ertesi sabah ancak 9:00 gibi kalkabildim. Kahvaltı yaptım hazırlandım. Gürkan’ın bir kaç ufak işi vardı. Gürkan 10 günü aşkındır buralarda zaten. Etrafta dolaşmadık yer bırakmamış. Funda ile beraber keşfedeceğiz şehri…
Neyse çıktık yola bir tane de uzakta görülesi bir nokta belirledik başladık yürümeye… Çok geçmedi bir tarihi kilise bulduk. Daldık içeri. Ben çok duramadım dışarı çıktım etrafı incelemeye başladım… Eskiden eski yapıları daha uzun süre ve detaylı incelerdim. Şu sıralar kafam kaldırmıyor, hayırlısı… Funda içeride epey gezdi. Bu sırada ben de yoldan geçen arabaları, insanları, bisikletlileri, motosikletlileri,polisleri, temizlik görevlilerini falan izledim… Bıkmadan usanmadan araçların kırmızı ışıkta, yaya geçidi çizgilerinin hemen önünde nasıl durduklarını, insanların geçtiklerini, ardından yayaların yol boş olsa dahi kendilerine yeşil ışık yanana kadar nasıl beklediklerini hayretler içinde izledim. Benim için epey enteresan bir durumdu. Pek çok gezen insanın yazılarında, videolarında bu medeni durumu izledim, okudum ama başıma gelince yine yine afalladım. Alışmam zaman alacak… Ben araca yol veriyorum araç bana yol veriyor böyle çelişkili bir durumda şoförün ısrarı galip geliyor ve yol hakkını ben kullanıyorum. Oldukça ilginç ! Ha bu arada Barselona’da tamam benim için süper deneyimler ama Gürkan’a sorduğumda yaya üstünlüğü ve kurallara uyma bakımından Barselona öyle aman aman bir şehir değil. Çok daha iyi ülkeler varmış. Bundan eminim ama en ufağını bile görmek beni acayip heyecanlandırdı…
Gaudi’nin yapılarından birini daha bulduk. Yine daldık içeri… Ben hızlıca bir göz gezdirip sokakta insanları incelemeye başladım. Bisiklet süren şık bayanlar, koluna motosiklet kaskı takmış insanlar, sırtında koca bir çanta ve yanında köpeği ile seyahate çıkmış sırt çantalı bir gezgin, kaylau ile ulaşım yapan tipler, enteresan performanslarla para kazanmaya çalışan sokak sanatçıları… Bunları seyretmek beni epey rahatlattı…
Funda’yı uzun süre göremeyince tekrar kilisenin içine girdim ama bulamadım. Anlaşılan kaybettik birbirimizi, o zaman tek tabanca gezmeye devam…
Bu amcanın yandan sepetli bisikleti vardı görüldüğü üzere. Yolcusu ise köpeğiydi :)
Gördüğüm tüm anayollarda bisiklet yolunu gördüm. Ara yollarda ise bisikletin geçiş üstünlüğü vardı.. Herhangi bir araç tacizi görmek imkansız gibi bişey. Bu arada öyle keşmekeş bir trafik, trafik ışıklarında yüzlerce metre kuyruk falan yoktu. Yahu korna sesi neden duyamadım?
Bisiklet, motosiklet, kaykay, scooter (tek ayakla basılıp tek ayakla ittirilen cinsten olanı) epey yaygın. Yol üzerinde görememek mümkün değil. Bisiklet süren bayanlar oldukça şık ! Bisikletler ayrı güzel. Fixed, şehir bisikletleri v.s. epey yaygın. Tabii benim ağız iki karış seyrediyorum…
Hadi bisiklet motosiklet neyse kaykay ne ayak yahu? Kaldırımlar zaten yoldan çok az yüksek, pek çok yerinde rampalar var. Yani tekerlekli araçlar için yolun devamlılığı sağlanabiliyor. Kaykay ile bile hızlı bir şekilde ulaşım yapabilmek mümkün…
Kaldırımları hep ıslak görüyorum ne ayak? Herhalde sürekli yıkıyorlar. Kim yıkıyor nasıl yıkıyor göremedim. Ama her yer temiz. Temizlik görevlilerinin üstü başı benden daha temiz. Polisler karizmatik, kendinden emin yardım sever…
Ha bir de bisiklet kiralama sistemi var. Epey yaygın… Pek çok kullanan insan gördüm. Bisikletler gayet kaliteli… Vızır vızır geçiyor millet ;)
Önemli bir detay, ara yollardan ana yollara bağlantılarda yollar kaldırımları kesmiyor. Aksine kaldırımlar yolu kesiyor. Yani ana yolun kenarındaki geniş kaldırımlar devam ediyor, tali yol kaldırımın üzerinden geçiyor falan…
Bu fotoda görevliler trafik lambalarının üzerini temizleyip onarım yapıyorlardı…
Bisikletlerin çok büyük bir bölümü şık. Acayip özendim. Hani bir tane edineyim diyeceğim ama bu bisikletler ile bizim yollarda sürmek şu anlık ütopik bir düşünce…
Ara sokaklarda gezmek pek eğlenceli. Herhangi bir rahatsızlık hissetmedim, oldukça güvenli yerler. Hatta ufak şirin dükkanları keşfetmek oldukça keyifliydi…
Bir ara oturup bu çalışanları seyrettim. Kırılmış taşları nasıl profesyonelce yerinden çıkartıp yenisini taktıklarını izledim. İşlem bittiğinde eski halinden hiçbir farkı kalmamıştı… Bu algıda seçicilik belediye işimden geldiğinden şüphem yok :)
Biraz marketleri, bakkaları, decathlonu falan dolaştık. Fiyatlar rakam bazında bizimkiler ile benzer ama para birimi farklı. Euro olmuş 3 TL ! Rakam olarak ”eh aynı fiyat” dediğim yiyecek veya ürünü 3 ile çarpınca ”OHA” dediğim çok oldu… Yani burada çalışıp, kazanıp yaşayanlar için fiyatlar gayet iyi ama bizim ekonomik çöküntülerimiz, dış politikalarımız falan derken bize bir güzel fiyatlar giriyor :/
İnşaatlardan çıkan molozlar böyle büyük hurçlarla yol kenarına koymuşlardı. Herhalde sonra kamyon ile alacaklar…
Neyse yine bi ton gereksiz ayrıntı yazdım. Zaten yazdığım bilgilerin pek çoğu avrupayı gezen insanların bloglarında ilk sırada yazılan şeylerdir. Ben yazarken yazılarım tanıdık geldi. Hatta biraz rahatsız oldum diyebilirim. Umarım sizler severek okursunuz… Bir daha bu kadar uzun uzun bol fotoğraflı paylaşım yapabilmem mümkün olmayabilir. Fakat Gürkan ile bol bol video çekeceğiz. Ekipmanlarla alakalı bilgilendirici çalışmalarımız olacak. Biz bunları çekerken kesinlikle çok eğleneceğiz, eminim sizlerde izlerken en az bizler kadar eğleneceksiniz ;)
Bu arada Be Hostels’de kalıyoruz. Fiyatı bu civarın en uygun hosteli. Bununla beraber bir gezginin ihtiyaçlarını oldukça güzel karşılayan bir konaklama yeri. Tavsiye edilir…
-
oyunbozan
-
Onur Torun
-
Canavar’ül Velosipet
-