Antik Kentler Turu / Kıyıkışlacık – Milas

19 Şubat 2012

4 günlük turumuzun son gününe gelmiş bulunuyoruz. Otel kahvaltı vermediğinden dolayı erkenden çıkıyoruz. Kahvaltılık bir kaç parça yiyecek aldıktan sonra Kıyıkışlacık’da bulunan İasos antik kentinin bulunduğu yarımada da kahvaltı yapmaya uygun bir yer arıyoruz.

İasos

İasos antik kentinin bulunduğu yarım adanın girişinde sağ taraftaki kıyıdan devam eden zeytin ağaçları arasında süper zevkli bir yol buluyoruz. Denize nazır yeşillik ve düzlük güzel bir yer bulup, sıcak kahvelerimizle beraber kahvaltı yapıyoruz. Kahvaltıda Özlem’in spesyali var. Domates, kaşar peyniri, ekmek. Birşey unuttuk diyoruz ama ne? Tabiki zeytin ! Eh zeytin oldu mu üzerine zeytinyağı gezdirip bul bibere bulamakta vardı ama neyse başka sefere :)

 Kahvaltıyı yaptıktan sonra geri dönüyoruz.

Yolumuz üzerinde bir kule vardı. Dönüşte yanına gidip inceliyoruz. Oldukça yıpranmış bir bilgilendirme levhasından ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Bizanslılar ya da Piri Reisin yaptırdığı, bölgeyi korumak ya da deniz feneri olarak kullanılması için inşa ettirildiğine dair çeşitli bulgular var.

Bugün vaktimiz çok bol. Akşam üstü Milas’a geçip otobüsle İzmir’e geri dönüş yapacağız. İasos’ ta bol bol vakit geçirebiliriz.

Antik kentin girişi. Biz girdiğimizde görevli falan yoktu. Müze kart göztermeden giriyoruz.

Kent girişinde toplanmış bulguları inceledikten sonra tiyatroyu bulmak için adanın üst kısımlarına tırmanıyoruz.

Zeytin toplayan insanların yönlendirmesi ile tiyatroyu buluyoruz. Ama bir gariplik var ! Tiyatroya ait taşların çok büyük bir bölümü yok ! Bilgilendirme levhası merakımızı gideriyor.Tiyatronun taşlarının büyük bir bölümü İstanbul Limanı adlı bir yapıda kullanılmış. Hangi akla hizmet yapılır bilmiyorum…

Yine zeytin toplayan insanların yönlendirmesi ile yolu izi pek olmayan bir mozaik müzesine gidiyoruz. Rota çizerken yarım ada üzerinde üzeri kapalı bir yapı gördüğümü hatırlıyorum ama ne olduğu hakkında en ufak bir bilgi bulamamıştım. Meğerki mozaikleri korumak için yapılmış üstü kapalı bir yapıymış. bilgilendirme levhası olmadığı için ayrıntılı bilgi edinemiyoruz.

 

 

 

Bu yapı tiyatronun bulunduğu tepeden görünüyordu. Mozaik binasını gezdikten sonra buraya da bakıyoruz.

Yarım ada üzerinde bir çok eski yapı var. Kimisi Bizans döneminden kalma, kimisi antik çağlardan…

Yarım adayı karış karış dolaştıktan sonra yola koyuluyoruz. 30 km yolumuz var.

Dün çıktığımız yokuşu tekrardan çıkıp, iniyoruz. Uzun bir süre sakin bir yol aldıktan sonra Bodrum – Milas karayoluna çıkıyoruz.

Anayola çıkan kavşağın köşesinde bir sarnıçla daha karşılaşıyoruz. Ve bu sarnıçın yanında bir bilgilendirme levhası var. Ana yolun inşası sırasında, müteahhit firma tarafından onarımı yapılmış. Yapının Osmanlı devrinden kalma olduğu, sarnıçların işlek yollarda insanların ve hayvanların su ihtiyacını karşılamak amacıyla yapıldığını, yapı tekniği ve mimarisinin bölgeden bölgeye değişebileceği hakkında bilgilere yer verilmişti.

 

Ana yola çıktığımız kavşakda geldiğimiz yönü gösteren ”Hydai” levhası dikkatimi çekiyor. Böyle bir yer görmedik. Levhasını çekip devam ediyorum. Şimdi araştırdığımda ”Damlıboğaz” köyünde bulunan Karya’lılardan kalma bir yerleşkeymiş.  Facebook üzerinde bir kullanıcının çektiği fotoğraf ve bilgiler oldukça dikkat çekiciydi. Buradan fotoğraflara ulaşabilirsiniz.

Bodrum – Milas karayoluna çıktığımızda sürekli karşıdan esen rüzgara bir de rampa ekleniyor. Bir süre rampa ile cebelleştikten sonra inişe geçip Milas’a varıyoruz. Milas’a vardıktan sonra otogara varmak biraz zaman alıyor. Erken’den İzmir’e dönüş yapmak istiyoruz. Çünkü İzmir otogardan (İZOTAŞ) ev 20 km mesade ! Bu sebepten bulduğumuz ilk otobüse atlayıp İzmir’e dönüyoruz.

İzmir’e döndüğümüzde hayli acıkmıştık. Üçkuyular civarında çok güzel yemek yapan bir Serpil ablamız var. Bisikletci Kevser arkadaşımızın annesi işletiyor ve süper ev yemekleri yapıyor. Fiyatları ise kabul edilemeyecek kadar ucuz ve acayip lezzetli ! Fakat gel gelelim pazar günlerini tatil ilan edip beni mağdur ediyordu :) Tur dönüşü dükkanının önünden geçerken hem pazar günü hem de saat akşam 8:00 civarı açık olmasına şaşırıyor ve içeri dalıyoruz. Serpil abla benim ve benim gibilerin yoğun baskısına dayanamayarak pazar günleri öğleden sonraları dükkanı açmaya karar vermiş. Biz de şans eseri öğreniyor ve çok mutlu oluyoruz :)

Arkadaşlar 4 günlük turumuz burada bitmiş olabilir fakat bu antik kentleri ziyaret ettiğimiz turların sonu geldiği anlamına gelmiyor. Vakit buldukça en azından haftasonları (Cumartesi-Pazar) çeşitli bölgelerde antik kent turlarımıza devam edeceğiz.

Yol Verileri:

Toplam Mesafe: 30 km

Gün içi faaliyet süresi: 5 saat

Gezilen antik kent sayısı: 1

GPS Verisi: Gps cihazınıza yükleyeceğiniz dosyayı buradan indirebilirsiniz.

Harita Bilgisi:

Serpil Ablanın yeri: http://www.geltatberlin.com

[mappress mapid=”3″]

İlgili yazılar:

  • Antik Kentler Turu / Söke-Didim
  • Antik Kentler Turu / Didim-Kapıkırı
  • Antik Kentler Turu / Kapıkırı – Kıyıkışlacık
  • Antik Kentler Turu / Çine – Karpuzlu
  • Antik Kentler Turu / Karpuzlu – Milas
  • Antik Kentler Turu / İzmir – Sığacık (Teos)
  • Antik Kentler Turu – Selçuk/Efes


  • it was greatly riveting to look over your blog, I want to reproduce your post in my blog. It can ? And you et an account on Twitter?
    Ahighbloodpressurediet.com